#okudumbitti
İÇİMDEKİ KENAN ÜLKESİ & YUSEF MASADOW
Başladı yazmaya kalemi eline alınca, kelimeler birbiri arkasına sıralandı. Yazdıkça yazdı, çoğalttı kelimelerini. Sözcükler kelimelere, kelimeler cümlelere, cümleler de sayfalara dönüştü. Bir soru sordu kendine bunu kim bilebilir?
"Bunu Rabbim bilir ve o cevaplayacaktır." dedi.
yazmadım seni daha,
sevmeye ayırdım tüm zamanları,
yazmaya bu yüzden vaktim olmadı.
ben düşünmeye başlayınca seni
-ki bu bir önceki düşünmenin sonundan çok öncedir-
inan ki dağlar, taşlar,
inan ki bulutlar, yağmur ve kar
toprakla su ve gökyüzü,
güneş ay ve yıldızlar
onlar da benimle birlikte
ve onlar da benim kadar seni düşünürler...
hep dalgınım bu günlerde
saati cezveye koyup yumurta tutuyorum,
bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum.
aklım başıma gelmiyor,
başıma çarpmadan dallar
yolda yürürken dalıp dalıp gidiyorum.
nisan'a kaç var diyorum saati sorarken.
hiç böyle olmamıştım.
bilenlere sordum;
'aşk bu' dediler..."
Kuklacı
️Affet. Bir şey ima etmiyorum. Ama seni her daha çok sevmeye çalışışımda bir duvara tosladığımı hissediyorum. Bu duvarı anlat bana mesela.
️Suçluluk mu boğuyor yoksa boğulmak mı suçlu hissettiyor acaba?
️Bir yanda kaldırım kenarlarını kapmada yarışçı yalnızlar, öbür yanda birtakım hüzünsüz adamlar; kalabalıklar ve yalnızlar. Kuduz köpeklerden kaçar gibi kaldırım çizgilerine basmayıcılar ve o çizgileri ömür boyu fark etmeyiciler...
️İnsanları sevmeyi başaramadığım için tahtaları sevdim ben de. Anlasana, kanım acıyor baba. Kanım...
Sen bir deniz kıyısında gonca zamandın
Ben eski şarkılardan eskiydim kimsesizdim
İçimde dünyanın bütün akşamları
Tuttum ağzının sabahına sözler söyledim
Ey güzelliğin ölümden büyük yaşama gücü
Yalnız ölenler unutur birbirini
Seni sevmeye yeni başladım...
"Bir şeyi saklamak istiyorsan, onu ortada bırak" der eskiler. Yazdıklarımı okumasın diye, şiirlerimi onun hiçbir zaman okumadığı şiir kitaplarının sayfalarına yazdım ben şairlerden özür dileyip. Bir köşeye kıvrılır benim dizelerim, az kayın öteye diye rica minnet.
Kime yazıyorsun bunları dediğinde, hiçbir cümlede kendine rastlamadığında,
“Hayatımda iki büyük kaza geçirdim Diego. Tramvay ve sen. En kötüsü de sendin..”
“Şey… Bunu yazmasak mı acaba Frida?”
“Dediklerimi yaz sen… Evet en kötüsü de sendin. Seni sevmeye başladığım o günden beri acı çeken yüreğim var. Beni anlamadın demeyeceğim, beni anladın. Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni anladın ve anlamana rağmen canımı yaktın. Başıma gelen en iyi şeyse, acı çekmeye alışmaya başladım…”
“Frida! Mektubu sonraya bırakalım istersen he? Biraz kafanı topla. Belli ki Diego’yu hala unutamamışsın sen..”