Böyle adamların yanın da hep derin nefesler alırdım; derin derin, çıkınca biliyorum ki kendi yanık kokumla baş başayım. Bu rahatlık nerden geliyor, nerden alınıyor, çok pahalı mı... diye elbet çok düşündüm. Herhalde kendilerine yabancı olmayan bir yerde, küçük düşme, yadırganma, yanlış ve eksik anlamalarla dolu olmadığı, kolay kabul görür bir halde oluşlarındandır diyebiliyorum. İnsan ailesinin yanında havalı değildir ama rahattır. Demek ki mesele havalı olmadan da yaşayabilmeyi, olduğun gibi, pek de matah olmadığını bilenlerle bir arada olabilmeyi içine sindirebilmekte. Bu tip bir rahatlık, evet bu bir rahatlıksa insana ait değil gibi geliyor bana. Ben de senin kadar ışıksızım, bilgisizim, vasatiyim ... diyebilmek, bu hali sergileyebilmek bana en zoru geliyor. İşin tuhafı öyle de değilim, sadece olamamışım, olamıyorum da, ama onlardan da, hamurlarından da değilim.
Bir insan ölmeksizin ne kadar paramparça olabiliyorsa annemin o kadar paramparça olduğunu gördüm; o kadar mahvolmuştu ki pek az insan tekrar ayağa kalkmayı becerebilirdi.
Annemin kendi hikâyesiyle yaşamak için verdiği mücadeleyi gördüm. Annemin, biz çocuklarına aktarmamak için acısını içine attığını gördüm. Annemin, gerçeklikten kaçarak, anılardan kaçarak alkole, edebiyata sığındığını gördüm. Annemin ayıkken uyuyamadığını, geceden, yataktan, kontrolü elden bırakmaktan korktuğunu gördüm. Annemin çalıştığını, çalıştığını, çalıştığını gördüm.
Annemin sürekli anlamaya uğraştığını gördüm.
Annemin özür dilediğini, senin değil benim suçum dediğini, tıpkı birilerinin onun utancını ortadan kaldırmasını beklediği gibi benim utancımı ortadan kaldırdığını gördüm. Annemin mücadele verdiğini, didindiğini, umut ettiğini ve vazgeçtiğini gördüm..
Dil ne bilir şekeri şerbeti
Aldığın lezzeti baldan mı sandın?
Ne arı, ne ağaç verir nimeti,
Elmayı, narı daldan mı sandın?
Baharı gönderir al gelin gibi,
Bir hazinedir ki, görünmez dibi,
O Cemil'dir, Cemal Onun tecellisi,
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
وَيَضْرِبُ اللّٰهُ الْاَمْثَالَ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
وَ تِلْكَ الْاَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Bismillahirrahmanirrahim
Öğüt alsındar diye Allah insanlara misaller getirir. "(İbrahim Sûresi, 16:25)
"Bu misalleri insanlara düşünsünler diye
Bugün adını koyamadığım bir yorgunluk ve hasret var üzerimde. Nazım Hikmet'in deyişiyle; hayatım elini içinden çektiğin bir eldiven gibi boşaldı. Yaşama sevincim kayboldu. Aramıza derya-deniz koydular ve beni senin yüzüne hasret bıraktılar."
Bu yaranın merhemi budur:
Bak ey bîçare vesveseli adam! Telaş etme. Çünkü senin hatırına gelen şetim değil belki tahayyüldür. Tahayyül‑ü küfür, küfür olmadığı gibi tahayyül‑ü şetim dahi şetim değildir. Zira mantıkça tahayyül, hüküm değildir. Şetim ise hükümdür. Hem bununla beraber o çirkin sözler, senin kalbinin sözleri değil. Çünkü senin kalbin ondan müteessir ve müteessiftir. Belki kalbe yakın olan lümme-i şeytanîden geliyor. Vesvesenin zararı, tevehhüm‑ü zarardır. Yani onu zararlı tevehhüm etmekle kalben mutazarrır olmaktır. Çünkü hükümsüz bir tahayyülü hakikat tevehhüm eder. Hem şeytanın işini kendi kalbine mal eder. Onun sözünü, ondan zanneder. Zarar anlar, zarara düşer. Zaten şeytanın da istediği odur.
Önce gözlerin girer odamdan içeri
Sonra ellerin, saçların dudakların
Bir bir hatırlarım
Her sabah senin olan ne varsa
Yüzüm aydınlanır
Şarkılar söylemek gelir içimden
Yakında bir kuş öter
Uzaklarda bir tren sesi
Sonra kornalar, çocuk ağlamaları
Vapur düdükleri
Sesler bir uğultu halinde yükselir büyük şehirlerden
Ve alışılmış bir yaşamaktır çöker omuzlarıma
Sarar benliğimi birden
Büyük, devamlı dalgalar halinde duygularım
Her sabah seninle başlar
Ve ben her sabah
Ta içimde bir ağrı gibi yokluğunu duyarımHer sabah
Rezil insanlar bekler her köşebaşında beni
Yüzleri, yürekleri kadar kirlidir
Biri gider, biri gelir
Biri gider, biri gelir
Yak
Ümit Yaşar Oğuzcan
..........
Hayatta çocukluktan beri başarılı olmuş bireyler ve bu başarısıyla çok güzel şeyler kazanmış bireyler var. Yani bir şeyleri emeğinin hakkıyla gelmiş ve almış… Bu başarısı ikili ilişkilerinde de devam edeceğini düşünebilir. Yani iyilik yapmak, birine yardım etmek vs. Bunun sonucunda da karşılık bekleniyor. Bir teşekkür veya yardımına yardımıyla karşılık. Ama gelin görün ki iş hayatında olduğu gibi sosyal ilişkilerde herkesin matematiği ve karşılığı farklıdır. Kimi teşekkür eder kimi etmez kimi senin yardımını beğenir kimi ise şöyle olsa daha iyi olurdu der… Karşılık almak güzel bir şey ama bizim yaptığımızda dışarda bir karşılığı olmayabilir. Yardım etmek istiyorsan yardım et ama karşılık beklemeden yapmak gerekir iyilik yap ama neden bir teşekkür bile etmedi deme… dışardan onay beklemek bir karşılık beklemek gibi bir şeydir. İki kere iki dört olabilir fakat ilişkilerde bu ya katlanır ya da sıfırlanır.
Ben bir şeyler yaptım bunu istediğim için öyle doğru olduğuna inandığım için ve hiçbir geri dönüş beklemeden… Kimseden onay beklemedim çünkü kendi yaptığımdan en başta ben tatmin oldum.
“Hepimiz, gençken, Kişisel Menkıbemizin ne olduğunu biliriz.”
“Hayatın bu döneminde, her şey açık seçiktir, her şey mümkündür ve hayal kurmaktan, hayatında gerçekleştirmek istediği şeylerin olmasını istemekten korkmaz. Ama zaman geçtikçe, gizemli bir güç, Kişisel Menkıbe’nin gerçekleştirilmesinin olanaksız olduğunu kanıtlamaya başlar.”
[…]
“Olumsuz gibi görünen güçlerdir bunlar, ama aslında Kişisel Menkıbeni nasıl gerçekleştireceğini öğretirler. Zihnini ve iradeni bunlar hazırlar, çünkü dünyada bir büyük gerçek vardır: Kim olursan ol, ne yaparsan yap, bütün yüreğinle gerçekten bir şey istediğin zaman, Evren’in Ruhu’nda bu istek oluşur. Bu senin yeryüzündeki özel görevindir.”
sen ve yağmur.
başa dönemezsiniz.
öyle bir yol yürüdünüz ki
ancak dönüş yolunu yokederek gelebilirdiniz
inişiniz bir iniş olurdu başa dönmemecesine.
yağmur yalnız yağarken yağmurdur
sen yalnız senken sensin
burada kalamazsın ve başa dönemezsin
gitmek zorundasın
kovalanan bir Yahudi gibi
ama Yahudiler gibi kendinle kalamıyorsun
herşey çok yetersiz senin için
herşey sana çok fazla
ayıklarsan ayık durabiliyorsun
aranı açıyorsun kendinle eşyayı araladıkça
uyanmanın bedeli
serapları fedadır
uykuyu tadayım dersen
kâbusa dalmak pahasına.
zehirli insanlara bir aciklama borclu degilsin
ama sana ve senin hayatina haklari varmis gibi hissetirecekler asiri derece
kendinden baskasina bir sorumlulugun olmadigini hatirla
sessiz kalmak istersen kal
kendine kal
gucunde kal