Zihnimin kakafonisini daha da etkisiz hale getirebilmek için öğrendiklerimi sesli biçimde tekrarlıyorum:
"Merkezimizden ya da bir başka deyişle gerçeğimizden kaydığımız zaman başvurulacak yol haritası:
1 ) Zihni izlemeye geç. Gerçeğin ve zihnin ayrılsın.
Ok, bunu yaptık ve yapıyoruz.
2) Sorumluluk al. Gerçeğe odaklan: Ben sorumluyum. Ben bana hayırlı olmayan düşüncelere inandım. Ben .sorumluyum.
Bu bölüm çok önemli. Sorumluluk alıp gerçeğe gelmezsen, hemen bayrağı ele geçirmezsen, zihin toksin düşünceleri salmaya aynen bıraktığı yerden devam ediyor. Ve sen de kazanmış olduğun avantajı kaybedip, o düşüncelerin etkisinde dengeni kaybediyorsun. Tek yapman gereken öncelikle gerçeğe gelmek. Sorumluluk aldığında zaten gerçektesin. Çünkü gerçekte, neyi deneyimlemiş olursan ol, sorumlu sadece sensin."
"Bak sana ne diyeceğim. Cehenneme kadar yolun var. Senin için neden uğraşıyorum ki!"
"Bunu benim için yapmadın."
"Evet, o güzel bir yüzüğü hak ediyor, değil mi? Seni sefil pislik. Kim bir kıza yüzüksüz evlenme teklif eder?"
"Sana ahlaki üstünlük taslayacak durumda olmadığını hatırlatabilirim" diyorum. Sakin kalmaya çalışsam da sesim daha da öfkeli çıkıyor. "Kızın gelinliğini mahveden sensin."
"O bir kazaydı!" diye bağırıyor Kenji. "Senin yaptığınsa hata!"
"Hata olan senin varlığın."
"Vay canına." Kenji ellerini havaya kaldırıyor. "Ha ha. Çok olgun bir geri dönüş."
"Portuga!"
"Hı..."
"Ben senin yanından bir daha hiç ayrılmak istemiyorum biliyormusun?"
"Niye?"
"Çünki dünyanın en iyi insanı sensin. Senin yanındayken kimse bana zarar vermiyor ve kalbimde mutluluk güneş gibi parlıyor"
Bu kainatta yaratılmıs
en nazende , en naif
en nadide güzellik sensin
güzelgözlüm
Sevmek senin gözlerin için olunca güzel.
Yaratılmışların en güzeli
Sema
değilmi
Yaratıcı dahi onu en üste koymuş
Yıldızlarla süslemiş
Nefesi ona saklamış
Semadan bir nefes değlmi huzur dedikleri
seni yaşadıktan sonra anladım
bana sensin mahşer nuru, kol-kanat
içimde şahlanıp duran huysuz at
dizginsiz gemsiz değil!
unuttum gözyaşı döken kadını
ördüm gerçek aşkın ruh mihrabını
bir yay gibi gerdim göğe adını
gönül kubbem artık alemsiz değil!
benim neme gerek yıldız, dolunay
rahatlığa paydos, çileye hayhay
ne kuştüyü yatak ne ruhsuz saray
günlerim İbrahim Etem'siz değil!
açılın açılın kalabalıklar
içerim zemheri, dışarım bahar
bir alev halinde geçtiğim yollar
Hallac-ı Mansur'suz, Keremsiz değil!
uzakların daha uzaklarına
büyük zaferlerin nur tabakalarına
seni yazdım ebemkuşaklarına
ellerim çaresiz, kalemsiz değil!