Uyku ki, bölünür bir gece vakti
Yokluğun, usulca sızar zamana
Suskunluk, buğulu bir düş misali
Pencere camından yansır odama
Bir telaş içimde, koşturur durur
Asırlık teselli, hercai sürur
Kalır elde, renk renk buruşur kurur Sonsuzluk içinde, beşere özgün
Kalmak, hece hece dünün içinde
Yol almak, rüyanın düşün peşinde
Ne kaldı desene, ne var elinde
Korkular, tutkular, emekler, küller!..
Yürürüm, sensizlik içimde hüzün
Kalır gecelerim, karanlık, üzgün
Sırra ermek için Yunus visali
Taptuk’un kapısı, yokluğa sürgün
02.04.2019
Bi denizcinin evine dönmesi, kırlangıçların umurunda olmaz
Şimdi kuş vuran bir sapan kadar merhametsiz sensizlik
Ait olmadığım bi denizin tam ortasındayım
Yüzeceğim sana varana kadar kulaçlarım.
Seversin kavuşamazsın aşk olur.
Birileri bunu yazıya döker, yazar olur
Birileri bunu sinemaya yansıtır, yönetmen olur.
Birileride bunu satın alır okur ve okur olur.
Ben ve şuan bu yazıyı okuyan arkadaşım, üçüncü seçenekten yolumuza devam edelim.
Eskisi kadar özlemiyorum seni.
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.
Adının geçtiği cümlelerde gözlerim dolmuyor.
Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
Biraz yorgunum, biraz kırgın.
Biraz da kirletti sensizlik beni.
Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim.
Ama “iyiyimler” yamaladım dilime.
Tedirginim aslında.
Seni unutuyor olmak,
hafızamı milyon
Gece yarısı içinize çöken derdinizi karanlığa saklayıp uyuyamıyorsunuz .
- yine sensizliği saklayamadığım ve o acının içinde hala 4 yaşında kalmış bir kız çocuğu olarak gördüm kendimi .
Tek hatırladığım ambulansa el sallayan bir kız vardı . Uğurlar olsun mu diyordu yoksa gelmeni bekleyeceğim mi diyordu bilmiyorum .
Ama gelmedi annem ve
Aklıma düştü gözlerin
Boynumu büktüm ağladım
Elveda dedigin yerin
Yanına çöktüm ağladım
Oturduk sanki göz göze
Hayalinle ben diz dize
İki çay söyledim bize
Bir yokluğun var ki, nasıl anlatsam?
En zayıf anımda, yoksun be kaptan
Zihnimde fikirler, dönsem dolaşsam
Vardığım sonuçlar yoksun, be kaptan!
Sustun, seslenişin kulaklarımda
Bir boşluk oluştu, kaldı yanımda
Her defa devleşip, anılarımda
Sensizlik, her yanı sardı be kaptan!
Hasret nedir bilmez, seni bilmeyen
Muhabbet edip de, bir çay