"İşte İbo'nun ayağını bastığı toprak: dağ ve zindan... işte direncin karşısında zalimin çaresiz kalışı... ve işkenceye karsı direnişiyle efsanelesen bir hayat..."
Oğlunun karşısında sanki kanı kurumuştu Ali Kaypakkaya'nın. Karşısında o yiğit, o dal gibi oğlunun yerine kesilmiş delik deşik edilmiş insan parçacıkları duruyordu. Boğazı ve gırtlağı tamamen çürümüş ve simsiyahtı.Sanki çembere alınmış da sıkılmış gibiydi. Daha sonra da kesilip parçalanmıştı boğazı. Omuzlarında göğsünde sürüyle delik vardı. Görüntüler karşısında İbo'yu tabutuna yetiştiren hamal ağlamaya başlamıştı. Ali Kaypakkaya ona parasını vermek istemişti, adam almamıştı. ''Bu bizim insanlık görevimiz demişti.''
Sayfa 118 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kaypakkaya
Yüreğimiz kabına sığmamakta, örsle çekiç arasında yoğrulduk, hıncımız derya gibi kabarmakta...
...Ölümlerden geliyorum şarkı söyleyerekten, geliyorum yasamak için. Bırak ışıldayan bir yara bağışlasın bana sesini... Yaramın üstünde yürümeyi öğretti bana, cellatın bıçağı. Yürümeyi,hem de yorulmadan. Direnmeyi öğretti. Direnmeyi...
“Gel oğlum teslim ol,seni bir kurşuna kurban edecekler,bak niceleri vuruldu,” “Ölenler de senin oğlun. “
Sokaklarda Devriyeler geziyor Yeni komutlar geliyor tümenlerle köylülerle ilgili Çifter çifter nöbette fabrika önlerinde polisler Açlığın,zulmün,karanlığın Yanı başında yeni bir yara: ihanetler ..”
Reklam
264 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.