İbo’nun köyüne getirildiği haberini öz anasına da ilettiler. Öz anası ile Ali Kaypakkaya, İbo bebekken ayrılmışlardı. İbo’­ nun daha dili yeni yeni çözülüyor, “Geliyom anam, geliyom” di­ye heceliyordu. Ayrılıktan sonra, İbo babası yanında kalmıştı. Daha sonra öz anası Sungurlu (Gökçem) köyüne göçmüş, evlenmişti. İbo anasını gerek ilk gençliğinde, gerekse İstan­ bul’da okuduğu günlerde sık sık arar, onun köyüne gelirdi. Köyde kaldığı iki-üç gece, anasıyla uzun uzun dertleşir, sonra “savuşur giderdi.” O giderken anası, “Etme oğul, daha kal, se­ ni doyasıya seyredeyim,” dediğinde, anasını avutur, “Beni öz­leyince aynaya bakıver, ben sana benziyorum,” derdi. İbo “savuşur gider” fakat anasının köyüyle ilgisini hiç kes­ mez, gazete, kitap gönderirdi...
Sayfa 125 - Everest yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Haklı insanlar, halktan yana kişiler tarihin yargısından asla korkmazlar. Yukardaki sözümüzden ancak yarası olanlar gocunur." - İbrahim Kaypakkaya
Sayfa 110 - Everest yayınlarıKitabı okudu
"İbo köye indiğinde hatırını sormaya ilk koştuğu kişi “Hasan Amca” diye bilinen, “fakirin danasını güden” bir köylüydü. “Baba diyordu İbo, asıl eli öpülecek olanlar Hasan Amca gibilerdir...” - Eli en çok nasırlı olan, teri en çok döken kişilerdir saygı duyulmayı hak eden...
Yine bir köyde, böyle uzun ve yorucu bir çalışma sonrasın­ da, yoksul bir evde yemeğe oturmuşlardı. Arkadaşları ve İbo uzun zamandır kuru şeyler yemekteydiler. Şimdi sofraya sıcak ve sulu yiyecekler gelmiş, iştahları daha da açılmıştı. Yemeğe başlayacakları bir sıra İbo arkadaşlarına eğilerek onları uyar­mış ve “bu yoksul evlerde genellikle ne yapılmışsa hepsi sofra­ ya gelir; sakın yiyip bitirmeyin; çünkü artanını kendileri yiye­cekler; biz hepsini bitirirsek, bir de fazladan olarak, bizi doyuramadıklarını düşünüp üzülürler...” demişti. Arkadaşları da önlerindeki yemeğin bir kısmını bırakmışlardı. Tıpkı bu sofrada görüldüğü gibi, İbo’nun bütün davranışla­rı, halkın duygu ve düşünceleriyle uyum içindeydi. Bu bütün­lük aynı zamanda arkadaşlarına karşı, günlük yaşantının her biriminde eğitim niteliği de taşıyordu.
Siz ki canınızı verdiniz halkımız için Siz ki her şeyinizi verdiniz bu kavga uğruna Göğsümüzde onurla dalgalanan Kavganın bayrağına siz ki al rengini verdiniz Ey, ölümsüz halkımız için toprağa düşenlerimiz Ey, yüce oğulları halkımızın Gururla ve sabırla dinlenin şimdi Kavganızı sürdürüyor yoldaşlarınız...
Sayfa 29 - İbrahim Kaypakkaya'ın şiiri
Reklam
Politik görüşlerin yanında veya karşısında olunabilir ve tartışılabilinir yandır. Yanında olunamayacak şey, tartışılamaz olan şey işkencedir. İşkenceye ve işkencenin nedenlerine karşı sadece mücadele gerekir.
Yaramın üstünde yürümeyi öğretti bana cellatın bıçağı. Yürümeyi, hem de yorulmadan.
Çünkü, politik görüşler, yanında veya karşısın­da olunabilir ve tartışılabilinir yandır. Yanında olunamayacak şey, tartışılamaz olan şey işkencedir.
Haklı insanlar, halktan yana kişiler tarihin yargısından asla korkmazlar. Yukardaki sözümüzden ancak yarası olanlar gocunur.
264 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.