Belki kız ona bakıp yüzüne buruştursaydı,nefretle, tiksinti ile dolu, çocukça bir şey söyleseydi.Hıncını kussaydı. Belki de böylesi çok daha iyi olurdu.
Çok uğraştık İdris. Bütün o sınavları, tıp, hukuk fakültesini, bitmek bilmez ihtisas yıllarını unutma. Bize kimse bir şey vermedi. Hiçbir şey için özür dilememiz gerekmiyor.
Birleşik Devletler'de Timur'a "Tim" deniyor. 11 Eylül'den sonra adını değiştirdi, o zamandan sonra işlerin ikiye katlandığını iddia ediyor. İdris'e dediğine göre o iki harften kurtulmanın, mesleğine bir üniversite diplomasından çok daha büyük katkısı olmuş; üniversiteye gitmediği için diploması da yok; Beşiri ailesinin eğitimlisi, İdris. Ama Kabil'e geldiklerinden beri Tim' i bıraktı kendini hep Timur diye tanıtıyor. Oldukça zararsız bir düzenbazlık bu, hatta gerekli. Yine de insanın aklına takılıyor işte.
Çoktan ölmüş bir kadından mektup beklediğim bütün o yılların abesliğini düşündüm. Kendi canına kıydığını öğrenmek beni o kadar da şaşırtmamıştı.
Bazı insanların mutsuzluğu, diğerlerinin aşkı hissettiği gibi hissettiğini biliyorum artık: mahrem, yoğun ve karşılık beklemeksizin.
Ama bazen, ancak yaşayıp bitirdikten sonra yaşamanın bir amacı olduğunu fark edersin, bu da genellikle hiç aklında olmayan bir amaçtır. Şimdi, artık görevimi tamamladığımdan, kendimi hedefsiz, başıboş hissediyordum.
Sonunda, Taliban'ın gelmesi kavgaları bitirdi; o sert, keskin yüzlü, kara sakallı, gözleri sürmeli, kırbaçlı genç adamların. Onların acımasızlıkları, aşırılıkları da güzelce belgelendi, dolayısıyla bir de onların yedikleri haltları sayıp dökmeye gerek görmüyorum, Bay Markos. Ancak şunu söylemeliyim ki, Kabil'i ele geçirdikleri yıllar, ironik bir biçimde, benim için paçayı kurtarma dönemi oldu. Nefretlerinin, fanatizmlerinin aslan payını gençlere, özellikle de zavallı kadınlara yönelttiler. Bense yaşlı bir adamdım. Onların rejimine verdiğim başlıca ödün, sakal bırakmak oldu, buysa açıkçası beni her gün tıraş olma derdinden kurtardı.
"Bir kereliğine olsa da sana söylemem gerekiyor, Nebi. Seni uzun, çok uzun bir zaman sevdim. Lütfen kızma bana."
Başıma hayır anlamında salladım. Dakikalarca ikimiz de tek kelime etmedik. Söyledikleri, bir ömür boyu bastırılmış o acı, asla yaşanmamış o mutluluk aramızda bir süre soluk alıp verdi.