"Tabancamı evirip çevirdim. Ölmek nedir? Ya ölümden sonrası... Eğer din kitaplarının yazdığı gibi ruh ölmezse... Kendini öldürmenin ne faydası olur? Ben başımın içindeki zonklamadan kurtulmak umuduyla istiyorum ölümü... Gücü yeter mi insanın bundan kurtulmaya?.. Nerede bulmalı bu sorunun karşılığını?.. Dışarısı katran karanlığı... Uzaklarda şimşekler çakıyor. Bunalıyorum. Şimşekler çakıyor. ‘Ölümün ötesi ışık’ der gibi... ‘Rahatlık’ der gibi... Tanrı günahlarımı affetsin! Çok mu günah işledik biz komutanım? Namluyu şakağıma dayadım. Ürperdi vücudum tepeden tırnağa... Bir fısıltı duyarak irkildim:
Dünyada inanmam hani görsem de gözümle
İmanı olan kimse gebermez bu ölümle..."
◇
Kendimi bütün ruhumla unutmanın uykusuna bırakmak istiyordum. Unutmam mümkün olsaydı, unutmak sürekli olsaydı, gözlerim kapansaydı da azar azar uykunun ötesine, mutlak hiçliğe gömülebilseydim, varlığımı artık hissedemez olacağım noktaya varsaydım, bir mürekkep damlasında, bir musiki ahenginde ya da renkli bir ışında erir giderdim ve sonunda dalgalar ve şekiller öyle büyürlerdi ki, hissedilemezin içinde silinir, yok olurlardı. O zaman dileğime kavuşurdum.
Sen ey kendiyle yetinen!
Artık suyumuz bulanık,
bir güneş bile olsa sonunda,
yolumuz kırık, önümüz karanlık
ve ağır tuğrası alnımızda
padişah yalnızlığın,
ama yine de umudumuz kalabalık
◇ Metin Altınok, Bir acıya kiracı ◇
Sen ey kendiyle yetinen!
Fosforun yeri gece,
Ne yapar gecesiz ateşböceği?
Belki anlamsız ve delice
Kumrunun inanılmaz yuvası
Bir direğin tepesinde.
Ama boşluktur biraz da
bir kuşu biçimleyen,
Bence böyle, seni bilemem.
Sen ey kendiyle yetinen!
Ne derlerse desinler
Su eğimine gidecek.
Sen şaraba banılmış ekmek!
Deltasıyız bütün sözlerin
ve söz sonunda bak nasıl
senle bana gelecek.
Sen yarım kalmış bir aşkın
Kaçınılmaz sürgünü,
Katlanan göğsündeki kayaya,
Sen orda şimdi bir hüznü köpürt,
Ben bir çocuğa su vereyim burada,
Ben ki kiracıyım bir acıya.
Sen imzalarsın sabah akşam
Defterini bensizliğin,
Bense kanla öderim
Kirasını kaldığım evin.
Bir takvimi tersten açardık,
Eğer isteseydin.
Sen ey kendiyle yetinen!
Artık suyumuz bulanık,
bir güneş bile olsa sonunda,
yolumuz kırık, önümüz karanlık
ve ağır tuğrası alnımızda
padişah yalnızlığın,
ama yine de umudumuz kalabalık