Çinliler, tarlalardan alınan ürünün yüzde onunu yedikleri gerekçesiyle serçelerin hepsini öldürme kararı verdiler. bunun için köylerde ve kasabalarda belli gruplar, 3 gün 3 gece tefler çalıp gürültü çıkarırlar. serçeler yuvalarına girmek istedikçe gürültüden korkup kaçarlar. böylece bütün serçeler açlık, susuzluk, yorgunluk ve uykusuzluktan helak olurlar.bu küçücük hayvana Galip gelmekle sevinirlerken, öte yandan pek çok böcek ortaya çıkıp mahsulün yüzde ellisini yerler. anlaşılır ki serçeler aynı zamanda bu böcekleri de yok ediyordur.
Notlar:
*
2) Halikarnassoslu Dionysos bu şiiri parlak ve canlı üsluba örnek gösterir. Sappho'dan günümüze eksiksiz kalan tek şiirdir. Şiir için şöyle diyor Azra Erhat: ''Bir de 'Hymnos' denen, tanrıya övgüler vardır. Ama benim bildiğim, okuduğum yakarışların hiçbirinde bu canlılık, bu tanrıçayı karşısına getirip de, onunla karşılıklı 'diyalog'
Daha güzel bir dünya için el ele. Yapı Kredi Yayınları'nın 6-7-8-9 yaş için yazılmış bu serileri gerçekten çok güzel. Okuduğum serinin 3. kitabı oldu. Hepsini bu yaş grubuna özellikle okuma serüvenine yeni başlayanlara çokça öneriyorum.
Bu kitapta kırlangıçlardan bahsediliyor. Çamurdan yaptıkları yuvaları bırakıp sıcak ülkelere giden
GÜZELLİK İNSANIN İÇİNDE OLURSA, HERŞEY GÜZEL GÖRÜNÜR
Hastahane odasında yatalak iki hasta. Biri pencere kenarında, diğeri uzakta kapıya yakın yatmaktadır. Pencere kenarındaki hasta, başını ancak dışarı çevirebilecek mecaldedir. Ve oda arkadaşını hoşnut etmek için gördüklerini her gün tatlı tatlı anlatır...
Bugün her taraf yemyeşil. Erikler çiçek açmış. Hele serçeler ne kadar da sevimli... Erik ağacının dallarında cıvıldaşıp duruyorlar... Havada damla bulut yok. Küçücük çocuklar okuldan dönüyor... Hey gidi yaramazlar, ne sevimli şeyler yarabbi....
Günler bu minval üzre geçmekte ve pencere kenarındaki hasta her gün yeni ve iç açıcı şeyler anlatmaktadır.
... Derken, bir gece, pencere kenarındaki hasta kendisine yeni bir kriz geleceğini hisseder, ilaca davranır. İlaç kutusu yere düşmüştür. Uzanması imkansızdır ve mutlaka ilaç alması lazımdır. Kapıya yakın hastaya güç halle ve hırıltılar içinde seslenir:
- Dostum... İlacım yere düştü... Alamıyorum... Ne olur senin
ilacı atıver... Ativer... Uyanıksın biliyorum... Ne olur... Ne olur... Kapıya yakın hasta duymazlıktan gelir. İstese, ilacı bal gibi atabilecektir. Ama yapmaz bunu. Bekler... İnleyen hasta az sonra can vermiştir.
Sabah olur. Doktorlar gelirler. Ölmüş hastanın yatağı boşaltılır. Öbür hasta, aylardır hasretini çektiği pencereye kavuşacaktır. Itina ile pencere kenarına götürülür. Hastanın gözleri gülmektedir. Yeni yerine yatırılır.
Odada yalnız kalınca sevinç içinde pencereye bakar... Bakar ama, hiçbir şey göremez. Çünkü, pencerenin öte tarafın da yıllar önce örülmüş kapkara bir duvar vardır... Şimdi, asıl ölen kim? Düşünün bakalım...
NEDİM GÜRBÜZ (AZAK)
(Dostlara Mektup, 108-109)
Sosyalist temelli tüm fikir çıkışlarının en az bir yerinden beslendiği Kropotkin abimiz Anarşist bir ahlakın ve toplum yapısının nasıl olması gerektiğini anlattığı kısa ama dolu dolu kitabını inceleyelim. Kropotkin'in nasıl çok kimlikli bir insan ve düşünce yapısına sahip olduğunu görmek için kendisi için yapılan tanımlamalara ekstra olarak