“On iki ses, sinirle bağrışıp çağrışıyordu. Hepsinin de sesi birbirinin aynısıydı. Şimdi domuzların yüzüne ne olduğu sorusu anlamını yitirmişti. Onları dışardan izleyen hayvanlar, bir domuza bakıyor bir adama bakıyor, sonra bir adama ve bir domuza bakıyor tekrar gözleri bir adama bir domuza dönüyor ancak hangisinin hangisi olduğuna artık karar veremiyorlardı.”