Bir sabah evden çıktım
Sokaklar ışıl ışıldı.
Dört yanım günlük güneşlik
Tertemiz bir hava ciğerlerimde
Nereye baksam mutluluk, umut, sevgi
Nereye gitsem bir uçarılık yüreğimde
Alışmadığım iyimser duygular
Gökyüzü inadına mavi
Yaşamak inadına güzel
Bu nasıl şehirdir böyle
Bütün sokaklar Utrillo'nun ellerinden çıkmış
Bütün evlerde Dufy'nin renkleri
Beyaz beyaz güvercinler damların üzerinde
Hava ılık mı serin mi belli değil
Kadife gibi
Gözleri namuslu namuslu parlar insanların
Gökyüzü inadına mavi
Yaşamak inadına güzel
Bu şehirde sen varsın...
Ümit Yaşar Oğuzcan
Arap ülkesinin ıssız bir çölünde
Gururla yükselmedeydi üç palmiye.
Aralarındaki kıraç topraktan şırıldayarak Fışkırıyordu serin sularıyla bir kaynak
Yeşil yapraklardan bir örtü korumaktaydı kaynağı
Güneşin yakıcı ışınlarına ve tozuyan kumlara karşı.
Uzun yıllar geçip gitti böylece
Uğramadan oralara hiç kimse.
Hararetten kavrulmuş bağrıyla
BEYAZ LÂLE
Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Bir sargın umut yakaladım onu kuşandım
Serin mavi bir gökyüzü buldum onu kuşandım
Dnize doğru sokaklar gördüm onları da kuşandım
Üstlerine üstlük seni kuşandım ledirgindim namussuzdum deli deliydim Uslandım...
Gün aydın
Ey börtüler böcekler günaydın
Dere bülbülü şakıyan saka sana da günaydın
Kırdaki papatyalar meleyen kuzular size de
Daldaki çiçek kiraz çiçeği nar çiçeği erik çiçeği günaydın
Günaydın hoş kokulu ak zambak mor zambak
Kır sümbülü bahçe gülü mevsim lalesi günaydın
Leylaklar mor salkımlar mor sümbüler günaydın
Bal arısı çalışan karınca mart