"Bilir misiniz, bazen kendim için nasıl bir hayat hayal ediyorum? Kısa, kısa bir hayat."
Mehmet Rauf
1875'te İstanbul'da doğdu. 1931'de yine İstanbul'da yaşamını yitirdi.
Türk edebiyatında psikolojik roman türünün ilk örneklerinden olan "Eylül" isimli romanıyla tanınır.
Ferdâ-yı Garâm (Aşkın Yarını),
Çocukluktan beri TV ekranlarında haberlerde polis-öğrenci çatışması izliyoruz. Polisi savunan bir siyasi parti (muhtemelen iktidar), öğrenciyi savunan başka bir siyasi parti (muhtemelen muhalefet) mutlaka bulunur. Siyasi partiler kendi aralarında hararetli şekilde tartışır; yüce mecliste küfürler edilir, sandalyeler havada uçuşur, yumruk yumruğa
“Zaten bütün hayatımız bir ahtan başka nedir?” (sayfa 32)
Türk edebiyatının güçlü kalemlerinden
Mehmet Rauf, 1875’te İstanbul’da doğuyor. İlk öyküsünü henüz 16 yaşındayken,
Halid Ziya Uşaklıgil’in İzmir’de çıkardığı Hizmet gazetesinde yayımlıyor. Genç yaşlardan itibaren tiyatro ve edebiyata olan merakı onu üretmeye itiyor ve devlet memuru olmasına rağmen Servet-i
Sevildiğimizi sanırken bir sabah artık her şeyin bittiğini, doldurduğumuz bu kalpten artık çıkarıldığımızı, unutulduğumuzu hissetmekten başka nemiz var?
Selim ileri ‘nin ‘’Romanlar ‘ın kara sevdalısıydım’’ ifadesiyle başladığı kitabı 230 romanın inceleme yazısından oluşuyor. Romanlar üzerine yazdığı yazılarından, romanları okuduğunda edindiği izlenimlerinden, saptamalarından, hislerinden, dönemlerinde uyandırdığı tepkilerden, yer yer edebiyat eleştirmenlerinin görüşlerinden, derlediği notlarından
Eser okuduğum en başarılı bilmece tarzında ki kitap olarak kütüphanemde ki yerini aldı. Konu başlangıcı ve ilerleyen sayfalardaki ipuçlarını okurken sürekli katilin profiline en yakın isme odaklanmaya çalıştım...
Kurgusu ile kapalı oda cinayetlerime muhteşem bir örnek...
Yazar her bölümü, şüphelilerin ağzından kaleme alarak, katilin ve kurbanın