İşçi ne kadar çok servet üretse, üretiminin gücü ve kapsamı ne kadar artsa, kendisi de o kadar yoksullaşır. Ne kadar çok meta yaraursa kendisi de bir meta olarak o kadar ucuzlar. Şeyler dünyasının artan değeriyle doğrudan doğruya orantılı olarak insanlar dünyası değersizleşir. Emek yalnız meta üretmez; kendini ve bir meta olarak işçiyi de üretir - ve bunu meta ürettiği oranda gerçekleştirir.
Sayfa 75
Yoksulluk korkusu ile ömrünü servet toplamak peşinde harcamak fakirliğin ta kendisidir.
Reklam
Drogo hala asıl önemli olan şeyin henüz başlamadığı fikrinde inat etmekteydi. Giovanni, sabırla, o hic gelmeyen anı bekliyordu, geleceğin feci derecede güdukleştiğini, artık hiçbir şeyin eskisi gibi, yani önündeki zamanın kendisine upuzun bir dönem, harcamakla tükenmeyecek bir servet gibi göründůğü zamanlardaki gibi olmadığını görmüyordu.
Modern kapitalizm iki şeyde uzmandır: Servet üretmek ve kıskançlık yaratmak. Belki de bu ikisi el ele ilerliyor; emsalle­rinizin önüne geçme isteği, sıkı çalışmanın yakıtı olabilir. Fa­kat "yeter" duygusu olmazsa, hayatın hiçbir eğlencesi kalmaz. Dedikleri gibi mutluluk, aslında sadece sonuç, eksi beklentidir.
Reklam
Mustafa Kemal milli teşkilatlanmada siyaset kurumunun oluşturulmasına öncelik vermiştir. Diğer bir ifadeyle Mustafa Kemal düzenli orduya geçişi bazı şartların gerçekleşmesine bağlamıştır. Önceliğin ordu kurulmasına verilmesini benimsememiştir. Bu düşüncesini şöyle açıklamıştır: "Bir devre yetiştik ki onda her şey meşru olmalıdır. Millet işlerinde meşruiyet ancak milli kararlara dayandıkça, milletin genel eğilimine tercüman oldukça meydana gelir. Evvela meclis, sonra ordu… Orduyu yapacak olan millet ve onun vekili olan meclistir. Çünkü ordu demek yüz binlerce insan, milyonlarca servet ve zenginlik demektir. Buna iki üç şahıs karar veremez. Bunu ancak milletin karar ve kabulü meydana çıkarabilir." Mustafa Kemal'in önceliği Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşuna verişi, onun meşruiyete verdiği önemi çok net olarak ortaya koymaktadır. Onu değerli ve ölümsüz kılan niteliklerin başında da yaptığı her şeyde meşruiyeti araması, onu sağlamaya çalışması gelmektedir.
Sayfa 270 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Servet-i Fünûn mektebi, Osmanlı edebiyatının en parlak bir devridir. Bu mektebe mensup olan ediplerle şâirler ekseriyetle reybî, bedbin, ümitsiz, hasta ruhlar suretinde tecelli etmişlerdir. Hakikî Türk ise yakînli, nikbin, ümitli ve sağlamdır.
Bir insanın hayata adım atar atmaz kendisini içinde bulacağı maskeli balo hakkında haberdar edilmesi son derece önemlidir. Zira bizim medeni dünyamız şövalyelerle, askerlerle, eğitimli insanlarla, avukatlarla, rahiplerle, filozoflarla ve bilmediğimiz başkalarıyla karşılaştığımız büyük bir maskeli balodan başka nedir ki? Fakat göründükleri kişiler değildirler bunlar; sadece birer maske ve kural olarak da onun arkasında daima servet avcılarıyla karşılaşırsınız.
Bir yurttaş, sorumlu yöneticileri sever, sayar ve onları onurlandırır çünkü onlar bilimi, bilgeliği, erdemi, toplum sevdasını ve fedakârlığı yüreklerinde barındırırlar. Yurttaş onlara sanki saygılı bir evlatmışçasına itaat eder, çünkü onlara anaç bir biçimde yaklaşan ataerkil/anaerkil Devlet kendi servet ve mutluluğunu nasıl yaratacağını en iyi yine kendi bilir.
Sayfa 102 - Cogito / YKY YayinlariKitabı okudu
1.000 öğeden 10bin ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.