Bakara suresinin 228. ayeti, "erkeğin kadından derece ile üstün olduğunu" açıkça söylüyor; ve bu üstünlüğün doğal sonucu olarak kadın-erkek eşitsizliği de, birçok yönleriyle çeşitli ayetlerde dile getiriliyor: Erkeğin mirastaki payı kadınınkinden daha çok olup, kendine düşen iki kızın payı kadardır (Nisa suresi, 11-13,176); boşanma, yalnız erkeğe tanınmış bir haktır; erkek karısını boşadıktan sonra da süresi içinde dönüş yapabilir, kadının böyle bir hakkı yoktur ve erkek, karısının üstüne evlenebildiği gibi, dilerse karısının ya da karılarının üstüne cariye de alabilir (Talak suresi, 1-6); erkek, tanıklığa daha elverişli olup, iki kadının tanıklığına bedeldir gördüğü (Bakara suresi, 282); erkeğin ganimetteki payı kadınınkinden daha fazladır, vb. Bunlara, daha sonra yamanmış başka eşitsizlikleri de ekleyelim: Kadın imam olamaz, kadı (yargıç) ve hükümdar olamaz. Erkeğin kadına olan üstünlüğü, eşine karşı, kimi durumlarda en ağır yaptırımlara kadar varıyor. Nisa suresinin ünlü 34. ayeti şöyle: "Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin mallarından sarf etmelerinden dolayı, erkekler, kadınlar üzerinde hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah'ın korumasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, (yararı olmazsa) yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün! Size itaat ediyorlarsa onların aleyhine yol aramayın. Doğrusu Allah yücedir, büyüktür." Açıkça görüldüğü gibi, kadına dayak öneriliyor kocalara.