Eceli gelmeden ölmek nedir bilir misin? Hayatının anlamını kaybedenler ve şu veya bu şekilde yerine koyamayanlar, yaşarken ölü gibi olurlar, bazıları sessiz sedasız intihar eder. Dedi ve sonra devam etti. " Bir insanın en önemli zenginliği onun hayatının anlamıdır, olgun insan bu hazineyi kaybetmeyi göze alamaz."
.... Hilafet'in kaldırılma kararı alındığı zaman şaşıranların arasında bende vardım. Durumu daha iyi anlamam için konuyu Mustafa Kemal Paşa'ya taşıdım. Meclis odasında idi. Kapıyı çalıp içeri girdim. Elinde ki sigarayı söndürmüştü. Tesadüfen odaya Fevzi bey (Çakmak) girdi. Sessiz bir bakışlardan sonra konuyu açarak Paşa'ya ilettim.
Paşa;
"Hepimiz müslümanız fakat hilafet makamı müslümanların elinde değil. Hilafet makamı doğrudan bize karşı bir tutum sergiliyor. Hilafet makamını geçici olarak kapamak, bizim mücadelemizi düşmana karşı pekiştirmiş olur." Dedi.
"Hepimiz tek bir dine inanıyoruz Paşam. Hepimiz Müslümanız tek bir peygambere, tekbir yaratıcıya inanıyoruz. Şunu aklınızdan asla çıkarmayın. Hilafet makamının bugün başında bulunan kişi Müslüman olabilir fakat hilafet makamı geçici olarak İngilizlerin işgalinin altındadır. Bu halk tekbir dini, tek bir peygambere ve tek bir yaratıcıya inanması ve bu yolda İkra etmesi için bir makama mevkiye neden ihtiyacı olsun ki dinde de dini yaşamakta da özgürüz işgal altında olan makam kapatılmalıdır Paşam.'' dedi Fevzi Çakmak.
...
"Kadınlar artık "Riyazüs Salihin" okumayı bıraktı, fenomen okumaya başladılar.
Neticeside bu oluyor işte! Sizler merak ettikçe ve sayfalarına tıkladıkça para kazanan bu arsızlarda artık bedenlerini, çocuklarını, hatta çocuk doğurmayı bile metalaştırdı!
Deyyusluk nedir biri anlatsın bana!
Kadın altı çıplak ameliyat kıyafeti ile duvarlara sürtünerek sözde doğum sancısı çektiği videoları paylaşıyor ya!
Vallahi akıl alır gibi değil! Bunu yapanlarda sözde cahil kesim değiller, bu devletin doktor diploması alan şarlatanları!
Doğum mahremdir, doğum gizlilik ister, kedi köpek bile sessiz sedasız bir kuytu köşeye çekilip gözlerden uzak gizlice doğurur, siz hangi sıfatla eşrefi mahlukatsınız şimdi?"
Vazgeçmeye ramak kala bazı kararlar alınır.
Çıkılmaz olduğunu bile bile insan yolda yürümeye devam etmek ister.
Korkar bazen..
Yalnızlığı dost edinir.
Arkasını dönüp kimseyi görmediğinde anlar..
"Gürültüyle attığım hiçbir adımı dikkatle dinlemediler o halde gölgem kadar sessiz olmalıyım." diye düşünür..
Ve yalnızlığına sükûtu giydirip öyle devam eder sonsuzluğa....
|Kendi Kalemimden✍🏻🌿
bana kitap okuyarak icsel bilmeyi guclendirmem gerektigini soyleyenler
cahil bir yeren konusuyor
insanlar kitap okdugumda zaman harcadigimi bildigimi anlamiyormu?
sezgisel anlamda bir kitaba yonlendirilebilirim bu ayri
birinin beni kendi cahil anlayisi uzerine yonlendirmesiyle degil
senin etrafinda sessiz olmaya uyarilmadigimi nerden biliyorsun
nasil bir kanitin var?
bazi insanlarin enerjisi beni sessiz olmaya uyariyor onu yapiyorum
Albert Einstein
14 Mart 1879’da Almanya’nın Ulm kasabasında doğdum..
Babam küçük bir elektrokimya fabrikasının sahibiydi ancak pek başarılı bir iş adamı sayılmazdı.
Annem Paulin’in dünyası müzikti, yetenekli bir piyanistti..
Özellikle Beethoven'in piyano parçalarını nefis çalardı ve annemi dinlemek çocukken en büyük zevkimdi..
Eli kalem tutanlar bu davayı yazsın. Hitabeti güçlü olanlar bu davayı konuşsun. Herkes bir şey yapsın; ama sakın sessiz kalmayalım! Çünkü sessizlik öldürür.
"Nasıl da öğretmişler bize aşkın fedakarlık olduğunu, erkeğin şiddetle, baskıyla, kadının ise sessiz ve sitemsiz sevmesinin, yeri gelince kenara çekilmesinin doğal olduğunu..."