...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak
Kalmadı Vakit /Kaptan
Fırtınalı deniz, yağmur gökyüzü Kalanlar dost sandı, her sahte yüzü Duydu da aldandı, yalandan sözü Gerçekler sahteye tutsaktı, kaptan Yudumla çayını, kalmadı vakit Topla saatleri, bavulunla git Zamanı, sessizlik içinde erit Ruhunda gel-gitler tutsaktı, kaptan Vedalar mı? Zordur, aldırma buna Kır artık dümeni, yokluk yoluna Varmaya az kaldı, sabrın sonuna Limanlar kalmaya tutsaktı, kaptan Belli olmaz sonu bu hikayenin Belki bir yön çizer, nasır ellerin Rüzgara sarılmış, bak yelkenlerin Hesaplar, kitaplar tutsaktı, kaptan 06.05.2020
Sayfa 128 - cinius yayınlarıKitabı okudu
Reklam
135 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Bir Cisim Yaklaşmıyor Efendim! : Godot’yu Beklerken
“Felsefe yapmak, kişinin, gelmeyeceğini bildiği birisini beklemesine benzetilebilir.” -
Oruç Aruoba
Oruç Aruoba
1906’da Dublin’de doğuyor
Samuel Beckett
Samuel Beckett
. 1928-1930 yılları arasında İngilizce okutmanlığı yapıyor ve eserlerini İngilizce yazmaya başlıyor. Ardından aynı kolejde Fransızca okutmanlığı yapmaya devam ediyor. 1945’ten sonra eserlerini Fransızca yazmaya
Godot'yu Beklerken
Godot'yu BeklerkenSamuel Beckett · Kabalcı Yayınevi · 20008k okunma
Bütün yaşamı bir tür sessizlik içinde geçti; dış dünyayla ilişkisinde bunu bozan tek şey edebiyattı.
Sayfa 14
Yaşamak adlı davanın yargıcı olan, Vicdan muhasebesi yapan, Kendi içinde mahkemesini kuranlardır ince ruhlu insanlar. İntihar ederek yaşamına son veren, Doğu’nun Franz Kafkası olarak bilinen Sadık Hidayet Kör Baykuş’ta ruh durumunu şu şekilde ifade ediyor: Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. Bazı kimselerin ölümle savaşı daha yirmisinde başlar. Kimse göründüğü kadar dayanıklı değildir. Sadece görünmeyen yangınlar, duyulmayan fırtınalar, gizlice çürüyen ruhlar vardır. Sergey Yesenin ise son şiirinde "Şu yaşamda yeni bir şey değil ki ölüm.” Der "Ama yaşamak da yeni sayılmaz kuşkusuz.” Sylvia Plath’ın son satırları ise söyledir: "Karanlığın sızdığını görüyor musunuz çatlaklarımdan? Tutamıyorum içimde hayatımı." Mutluluğun enkazına giden süreçte, Etken düşüncenin empoze edildiği döngüydü küçük çatlaklar. Etrafımızdaki insanların birleşim kümesi olmaya zorlanmış, Edilgen, kendinden uzak olan ruh sürgüne gönderilmiş. Bu noktada içe atılan en gürültülü sessizliğin yankısında sağırlaşmış. Neydi ölümün simgesi? Sonsuz bir sessizlik mi? Bağırmayı unutanların çığlıkları mı ? 𝔈.𝔇.
İnsanlar , yıldızlara bakanın derinlik ve sessizlik içinde olmasının gereğini anlayamıyor.
Reklam
Ben Geldim...
Birazdan akşam çökecek, sessizlik okyanus gibi dolduracak dinlenme tesisini. Adına tesis dedikleri bu yerin ortasında yaşlı bir beton yığını, onun karşısında beton yığınının yaşı kadar sefer yapmış; emeklilik bekleyen otobüs. Beyaz saçlı şoför otobüsün hemen yanında sigarasını bitirmeye çalışıyor, yorgun gözleriyle yolu izliyor. Yol izlemek,
Ve Güz Geldi Ömür Hanım Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı...
192 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 4 days
İhtiyacın olan her şey lükstür ve yüktür...
Hepimiz her sabah ev dediğimiz bir prizmadan çıkar, gitmek istediğimiz yere ulaşmak için kare, dikdörtgen başka bir prizmaya biner ve başka iş dediğimiz bir prizmaya ulaşmaya çalışırız. Bilinçli ya da istemeyerek koşullandırılmışızdır artık günlük iş ritüellerini yerine getirmek için. Sabah erken kalktığımız için yüzümüz asık ve donuktur, akşam
Yürümenin Felsefesi
Yürümenin FelsefesiFrédéric Gros · Kolektif Kitap · 20206.8k okunma
456 syf.
·
Not rated
·
Read in 7 days
‘İfade dolu bir sessizliği’ anlatmak isteyen çok sesli bir kitap...
‘1K kutsal kitaplar serisi’nden Şibumi’nin incelemesi vesilesiyle herkese selamlar... Çok net hatırlıyorum, siteye ilk üye olduğumda ‘bu kitaba sahip olmayanları burada barındırmıyorlar herhalde’ diye bir kaygıya kapılmış, Ocak 2018’de hemen sipariş etmiştim kitabı. Ancak kitabı almak da yetmiyor tabii. https://1000kitap.com/Nordavind ‘nın
Şibumi
ŞibumiTrevanian · E Yayınları · 20228k okunma
Reklam
''Bu sessizlik içinde yükselen uğultu en coşkulu alkıştan bile daha etkileyiciydi''
Sayfa 47 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bu senenin sıklıkla "Aa, evet, bu da bu yıl olmuştu. O geçen yıl değil miydi ya? Hayır hayır, bu yıl." gibi cümlelerle geçtiğini yeniden anımsıyorum. Neticede yıl, uzun ve haberler çoğunlukla çözümsüzlüklerle, tartışmalarla, gerilimlerle, endişelerle, belirsizliklerle dolu. "İçimiz karardı, hiç mi güzel bir şey olmuyor?" diye
Nefesten yoksun yaşamlar'
Ürkütücü derecede zayıf ya da abartılı biçimde şişman yaratıklar, karganınkine benzer sesler çıkartarak gevezelik ediyorlar ya da umutsuzca boşluğa bakıyor, sessizlik ve hiçlik içinde kayboluyorlardı.
Sayfa 456Kitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.