Sevda Aydemir

Sevda Aydemir
@sevdaydemir
Acıyı tanımasam, hazzın ne olduğunu nerden bilecektim? En yoğun mutluluk anları, acının dindiği anlar değil midir? Demin az kaldı bulanıklaşacak olan gerçekliğe ayna gibi berrak tanım getiren, acı değil midir? Hayata yeni bir yön vermeyi teşvik etmez mi? Ben ne yaptım, neyi belki yanlış yaptım? Benim için önemli olan nedir? Hangi insanlara itimat edebilirim? Tabii acı olmadan da mümkündür, kendine sürekli yön tayin etmek, ama pek kimse yapmaz bunu çünkü iş ciddiye binmiş değildir.İnsanların hayatlarına dair huzursuzluk duymaları için bir şeyin onları acıtması gerekir: İşte bunu mutsuzluğa borçluyuz.
Reklam
Çok tuhaftı, ağlayamadım. Ama ruhum paramparça olmuştu...
"Fakat sen kimsin ki benim için? Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?"

Reader Follow Recommendations

See All
Adına mutluluk dediğimiz şey işte o olmayandır. Olmayanın peşine düşüp bir ömrü böyle geçirmek, kaderine söylenmek nasıl bir seçimse, bu gerçeği bir an önce fark edip mutluluğu kendi içimizde keşfetmekte bir o kadar Bilinçli bir seçimdir.
Sayfa 6
Bilmediğimiz kır kahvelerine gidelim. Ayran içelim. Eve dönüp azıcık rakı içelim, beyaz peynir ve domatesle...
Reklam
“Kandırılmanın iki türlüsü vardır: ya doğru olmayana inanırsınız ya da doğru olana inanmayı reddedersiniz.”
Sayfa 27
"Aşk birisine şiddetle sarılma, onunla aynı yerde olma özlemidir. Onu kucaklayarak, bütün dünyayı dışarda bırakma arzusudur. İnsanın ruhuna güvenli bir sığınak bulma özlemidir." Sarılmak, güvendir. Aşk, sarılmaktır.
Bir düşü büyüten onun uzaklığı değil midir biraz da? Denize bütün yüreği ile bakan bir çocuk görmüştüm. Masmavi bir göz kesilmişti. Seyretmek yetmedi ki sulara girdi ve bir daha çıkmadı. İnsan sevdiklerini kendi elleriyle bir uzaklığa yerleştirmeyi bilmeli...
Gelgelelim gözlerinin önünde ışık ve gürültü şeklinde uzanan dünya suskunlaşıyor, yüreğinin karanlık eşiğini aşarak uzaklaşıyor ve ardında o biricik, âlemdeki en dokunaklı varlığı canlı bırakıyordu sadece. Atoma, bir toza, kül zerresine tapınmak için mi vazgeçecekti yani ondan?
Sayfa 48
Güneş ışığı pencerenin dörtgenini yerlerde usul usul gezdirir ve geceleyin duvarda yitip gider. Herşey sona erer, bir tek nesneler kalır ve bunalır karanlıkta...
Sayfa 12 - Metis yayınları
Reklam
O gözler bazan her şey bazan da buzlu bir cam...
Sayfa 80 - yapıkredi yayınları
Rüzgar
Benim kafam acayip bir dimağ taşıyor Her dakika insanlardan uzaklaşıyor...
Sayfa 59
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı Kırlara yayılan ilkbahar gibi Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı Göğsümün içinde ateş var gibi Bazı nur içinde, bazı sisteyim Bazı beni seven bir göğüsteyim Kah el üstündeydim, kah hapisteydim Her yere sokulan bir rüzgar gibi Aşkım iki günlük iptilalardı Hayatım tükenmez maceralardı İçimde binlerce
Sayfa 54
Yani geberinceye dek, Günümüzü hoş geçirsek...
Sayfa 35 - Yapıkredi yayınları
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.