Labirent: Son İsyan’ı okumak için yanıp tutuşuyordum. Sonunda fırsatını buldum ve bir çırpıda okudum.
Thomas ve diğer Kayran’lıların başlarından belanın eksik olmadığı br kitap olmuş yine. Fakat ne yazık ki beklentimin altında kaldı.
Spoiler vermek istemiyorum bu yüzden konuya girmeyeceğim fakat merak ettiğim birçok şeyi öğrenemedim. Çok daha farklı şeylerden bahsedilebilirdi fakat Thomas ve arkadaşları kitap boyunca oradan oraya koşuşturup durdular.
Sonunun da çok oldu bittiye geldiğini düşünüyorum. Finalde yaşanan olaylar beni tatmin etmiş olsa da keşke 50 sayfa daha uzun olsaydı ve biz onları sindire sindire okusaydık.
Kötü diyemem fakat ilk iki kitabı kesinlikle daha başarılıydı.
Bu kitabı anlatmaya nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum. Öyle incitti ki kalbimi, okuyalı haftalar geçmesine rağmen anca hakkında konuşabilir hale geldim.
Konusunu anlatarak başlamak gerekirse, Aliye öğretmen Yunan işgali döneminde bir Anadolu köyüne öğretmenlik yapmaya gelir ve kendini bu köyün öğrencilerine, kadınlarına kısacası tüm halkına
Sigmund Freud , şüphesiz psikoloji biliminin en önemli öncüllerinden biridir. Zaman zaman bazı fikirlerinin anlamsız olduğunu düşünsem de - homoseksüelliği bir sapkınlık olarak sayması gibi- birçok açıklamasında haklı olduğunu düşünüyorum. DSM III’e kadar homoseksüelliğin hastalık kabul edildiğini de göz önünde
Dostoyevski’nin sürgün döneminden sonra yazmış olduğu
Ölüler Evinden Anılar adlı eser, ana karakter olan Aleksandr Petroviç Goryançikov’un sürgün anılarını içermektedir. Dostoyevski’nin sürgün anılarını da içinde bulundurması yönüyle son derece kıymetli bir eser. Ayrıca
Suç ve Ceza gibi ünlü eserlerine de zemin hazırlar niteliktedir.
Fakat ben mi yanlış bir dönemde elime aldım bilmiyorum, kitap bir türlü okutmadı kendini bana. Okurken birçok yerde sıkıldım, gereksiz ayrıntılar içinde boğuldum.
Monologların ağırlıklı olduğu bu eser, betimleme sanatını büyük ölçüde içinde barındırıyor.
Ayrıca karakterimizin sürgün sebebini öğrenmeyi bekledim kitap boyunca ama sonuç hüsran.
Aleksandr, gerçek bir ölüler evinde olmasa da ruhu ölmüşlerin arasında yaşadığı yılları tüm gerçekliğiyle okuyucusuna sunuyor.