Müslüm baba, dedim
"Efendim evlat" dedi.
Çok seviyorum, dedim.
"Hangimiz sevmedik?" dedi
Bir his var sanki gidecek, dedim
"Hasret rüzgarı" dedi
Çok masum bakıyor, Dedim
"Aldanma cocuksu mahsun yüzüne" dedi
Sabaha kadar içsem unutur muyum? dedim
"Meyhane son durağın" dedi
Değişmez mi alın yazım
Leyla'ya sordular:
"Sen mi Kays'ı daha çok sevdin; yoksa o mu seni?"
Kara gözlü, kara saçlı, kara benli Leyla iç geçirdi, üzüldü:
"Dostlar, bu nasıl bir soru, bana böyle bir soruyu nasıl sorarsınız ki?!.. Elbette ben onu daha çok sevdim, onun beni sevdiğinden..."
"İyi ama Leyla, o senin için deliye döndü, çöllere düştü, adı Mecnun'a çıktı ve kurtlarla, kuşlarla konuşur oldu..."
"İşte bakın, o gitti, bana olan aşkını ona buna anlattı, ben ise aha şuracığımda, kalbimin içinde onun aşkını saklayıp durdum, hiç kimse ile ne paylaştım, ne kimseye dert yandım. Şimdi siz karar verin, o mu beni daha çok sevmiş, ben mi onu?!.."
Onu , sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
Titreme daha fazla kalbim .
Bağışla kendini artık onu da
Bırak gitsin.
Bırak gitsin.
O senin ezel gününden kaderin
Sen onu nasılsa bin kere daha
Seveceksin .
Birini sevdin mi hayat onu unutturmuyor ki...Yürüdüğün yollar da, dinlediğin şarkılar da, kurduğun hayaller de, her harf de, ses de, rüzgar da, bulutta, birbirini kovalayan yelkovanda, her yerde iz bırakıyor...
“Onda sevdiğin şey zekâdan daha değerli bir şeydi; onun dürüstlüğünü, vefalı yüreğini sevdin. Saf altın gibi taşıdığı bu değer onun doğuşunda vardı, hayat o yanını hiç değiştirmedi. Birçok zorlukla karşılaştı, donuklaştı, uyuştu, neşesi, zevki bozuldu, yaşama gücünü yitirdi. Ama yüreği hiç bir sahteliğe düşmedi, lekesiz kaldı. En çekici kötülük onu ayartamaz, hiçbir güç onu doğru yoldan çıkaramaz. Bütün kötülükler etrafını alsa, dünyanın altı üstüne gelse Oblomov kötülüğün ardından gitmez, her şeye rağmen temiz, dürüst ve iyi kalır... Ruhu her zaman pırıl pırıldır. Onun gibi insanlara dünyada az rastlanır; kalabalıklar içinde birer inci gibidirler. İlya'nın kalbi bozulmaz, insan her zaman, her yerde ona güvenebilir. Sen onun bu yanına bağlı kaldın, ben de bu yanı için onunla uğraşmayı hiçbir zaman bir yük saymayacağım. Birçok değerli insan gördüm, ama ondan temizine, ondan iyi kalplisine rastlamadım. Birçok insanı sevdim, ama hiçbirini onun kadar candan, derinden sevmedim. Onu bir defa tanıyan artık sevmemezlik edemez. ”
Julia'nun nefesi kesildi ve sözleri, kendi eline sürtünerek boşalır- ken çıkardığı haz çığlıkları arasında boğuldu.
Saniyeler içerisinde Clay onun üzerindeydi. Fuları açmış, onun göz kapaklarının açılışını izliyordu. Gü- zel yeşil gözleri şehvetten bulanıktı. Daha önce hiçbir zaman onun gözlerinde şu anki gibi bir ateş görme- mişti. Julia
“Gitmek mi yitmektir, kalmak mı?” artık bilmiyorum…
Yerini yadırgayan eşyalar gibiydim ya ben hep!
Ve inançlı, gitmenin bir şeyi değiştirmediğine.
Bilemem, belki bu yüzden
Ben sana yanlış bir yerden edilmiş,
Bir büyük yemin gibiydim…
Beni hep aynı yerimden yaralayan o eve
Yine de döneyim, döneyim istedim.
Ah benim sesimle;
Söylesem de, inanmazlar
Benzemiyor çünkü bir dile.
Döndüğüm, döndüğüm ama döndüğüm
Döndüğüm bu sema sensin, döndüğüm.
Sen benim kara ömrüme vuran
Suyumu harelendiren sevincimdin…
Onu sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
Titreme daha fazla kalbim!
Bağışla kendini artık onu da…
Bırak gitsin, bırak gitsin.
O senin en ezel gününden kaderin.
Sen onu nasılsa bin kere daha…
Seveceksin.
Sadece yaşamak için, etini satmak için öldürmedin balığı, diye düşündü. Gururun için, balıkçı olduğun için öldürdün. Canlıyken seviyordun onu, öldükten sonra da sevdin.
Eğer seviyorsan, günah değildir öldürmek. Yoksa daha mı günah..?
Onu, sevebileceğinin en yücesiyle sevdin. Titreme daha fazla kalbim.
Bağışla kendini artık onu da
Bırak gitsin.
Bırak gitsin.
O senin ezel gününden kaderin
Sen onu nasılsa bin kere daha
Seveceksin.
Şu anda,
Ağız dolusu gülüş evresindesin:
Her şeyde mizah,
Komiklik arayıp bulma;
Bulamazsan da uydurma...
Hiç olmazsa da, öndeki tüm dişlerini
Dudaklarını yana ve kulaklarına doğru hareket ettirerek,
Sen hiç sevdin mi senin olmayacak birini.?
Bugün de olduğu gibi, yarın da olacağı gibi.
Aklımdasın, saklımdasın, yüreğimin en derin yerindesin. Buram buram, hasret kokuyor her bir yanım.
Sen hiç görmediğin birinin gözlerini her gün, her saat anımsadın mı.?
Hiç tutamadığın elleri aradın mı.?
Hiç koklayamadığın tenin kokusunu, bu