Dostunuzdan ayrıldığınız zaman üzülmezsiniz. Zira ona dair en çok sevdiğiniz şey, onun yokluğunda belli olur, dağcıya dağın aşağıdan daha net gözükmesi gibi. Dostluğun, ruhunuzu zenginleştirmekten başka bir amacı olmasına izin vermeyin. Zira kendi gizemini ifşa etmekten başka bir şey düşünmeyen sevgi, sevgi değildir; ileriye doğru fırlatılan bir ağdır ve bu ağ sadece semeresiz olanları yakalar.
Sayfa 38Kitabı okudu
Beni senin savaşından çıkmış ve tüm yaralarını yine kendi kendine iyileştirmiş olarak hatırla, seni ben kendi yaralarını başka bedenlerle gidermeye çalıştığınla hatırlayacağım.
Beni çok emek vermiş, uğraşmış ve çok sevmiş olarak hatırla. Sana bakışımı en iyi sen bilirsin, artık sana öyle bakmam mümkün değil. Beni akıllanmış bir kadın olarak hatırla.
Beni şimdi eskisinden de sağlam ve dimdik hatırla, beni öyle görmeyi sevmezsin biliyorum, ama bu ayak bir daha kaymaz, beni yere sağlam basışımla hatırla. Ben yere çakıldım ama kendim kalktım mümkünse beni dikensiz ve bağımsız hatırla.
Bazen seni yanımda bulmayı o kadar arıyorum ki. İnsanın seni her kötülüğüne rağmen omzuna başını koyma arzusu bitmiyor bir türlü. Başımı okşar mısın? İster misin? O ikilemi bile boşveriyorum, diyorum ki gelse de soluklansam.
Canım. Bugünler elbet geçer. Geçer de biz birbirimizi bugünler geçtikten sonra bir daha bulabilir miyiz acaba?
Bugünleri sensiz geçirebildiğim takdirde her şey durulduğunda gelmen, beni bıraktığın yerde bulamayacağın anlamına gelir. Beni bıraktığın yerde bulsan nolur..
Sana kızmak istemiyorum, sana kızmak bir anlamda kendime kızmak olur. İnsan can parçasına ne kadar kızgın kalabilir. İnsansın yapıyosundur bazı hatalar, zaten seni bulduğumda da dört dörtlük değildin. Canın sağ olsun.
Canın sağ olsun gerçekten bana kocaman bi sevgi sundun. Azap gibiydi bazen ama bazı zamanlarda çok güzeldi. Yağmaladık birbirimizi ama senin canın sağ olsun.
Canın sağ olsun diyorum samimiyim gerçekten. Senin bana attığın her tekme iz bıraktı, ama zaman yaraları sarar hep. Bana cilt cilt ders verdi varlığın. O yüzden sağ olsun.
Adamın biri gelip Buda'nın yüzüne tükürdü. Ona karşı çok öfkeliydi. O bir Brahmin idi ve Buda, rahipleri kızdıracak sözler söylüyordu.
Buda, yüzündeki tükürüğü sildi ve “Söyleyecek başka bir şeyin var mı?" diye sordu.
Öğrencisi Ananda bu duruma çok öfkelenmişti ve "Efendim, izin verin, bu adama haddini bildireyim, bu kadarı da
Sayfa 157 - Butik YayıneviKitabı okudu
Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan aynılmamış, Avustralya'ya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı
Sayfa 271 - Domingo
. . . PUSLU KITALAR ATLASI . . .
Hayal mi gerçek?
Gerçek mi hayal?
İkisi de mi gerçek?
İkisi de mi hayal? . . .
Hem gerçeği hem hayali muallakta bırakan bir obsesif şüphenin romanı:
Puslu Kıtalar Atlası
Eflâtunî bir girdap içinde büyük daireler çize çize derinlere doğru efsunlanmış ve yarı-anestezik bir halde duhul ederken birden son sayfaya gelmemle birlikte geceyarısının bir kör
