Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
96 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bir Pazar İnci/elemesi..
DİKKAT SPOİLER IÇEREBİLİR! Öyle bir şey okusam ki su gibi aksa gitse diye düşünürken kitaplarımın arasında buldum bu ince kitabı ...Meb ilköğretim 100 temel eser arasındaymış. Bir kasabanın, çok yoksul kıyı bir mahallesinde yaşayan Kino ve ailesinin iri bir inci bulması etrafında gelişen olaylar anlatılıyor. Gelelim benim duygu durumuma güzel tasvirler arasında hikayenin içindeyim. Yoksulluk,adaletsizlik en kötüsüde "razı oluşluklar" arasına serpiştirilmiş bir iki yüreklendirici, cesaretlendirici cümleye tutunarak devam ediyorum okumaya. Sonuç??? Oraya hiç dokunmayalım. Fakat ilköğretimde ki bir çocuğun bilinçaltına "ne yaparsan yap" fikrinin yerleşecek olmasından çok rahatsız oldum... Sonra piyasaya "iste yaparsın, tut koparırsın" tarzı doping etkili kitapları sürerek birşeyler degiştirilmeye çalışılır. Fakat bu defada empati yoksunu, hırstan gözü kararmış, dünyanın merkezi benim diyen bir yığın "benmerkezci" ler le çevrilir yaşam. Ben olsam :))))) Kino' nun eline silahı aldığı andan itibaren olan bölümü sildirir ve yaz evladım ya da sevgili okuyucu bundan sonra neler olmuştur sen yaz derdim. Ne de olsa Necm Suresi 39 da ; "Ve insan için kendi çabasından başka bir şey yoktur." buyurulmuyor mu?
İnci
İnciJohn Steinbeck · Remzi Kitabevi · 201237,7bin okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Renklerle Yolculuk / Yeliz Özge TOYMAN Renklerle yolculuk yapabilmek, ancak hayal gücünün en iyi kahramanları olan çocukların yapabileceği muazzam bir yol olduğunu düşünüyorum. Böyle bir kitabı okuma şansı bulacak olan yetişkinler için de hayal dünyasına gitmek ve çocukluğu bir kez daha yaşamak için çok iyi bir fırsat bence. Sevgili yazarın da
Renklerle Yolculuk
Renklerle YolculukYeliz Özge Toyman · Hayal Ağacı Yayınları · 09 okunma
Reklam
Sevgili MEB
Osmanlıda sınıf geçme kitap bitirmeyle alakalıydı. Hangi dersi sectiysen o dersin o zamana kadarki en iyi kitabı öğrenciye veriliyordu. Kitabı komple calisip bitirince sözlü sınava tabi tutulurdu. Bakın tek ders. Sözlü sınav sonucunda eğer geçer not alırsa başka bir derse geçilirdi. . Demekki aynı anda ders verilme yok , tek tek ders verilme vardı .. Bu yüzden bu çocuk bütün derslerden çok başarılı olmak zorundaydı. Şimdiki gibi yarım yamalak ortalama geçer bir not fikihtan şu kadar kimyadan bu kadar okul bitirme yoktu.. Bu yüzden medreseden mezun Öğrenciler ciddi manada her konuda bilgili çok başarılı öğrenciler olurlardı. Kitaplarını bitirdikten sonra Hocası bitirdiği dersi öğrencinin yaşadığı topluma gidip anlatmasini isterdi. Niye? Çünkü bakalım halk anlayabiliyor mu senden? Burda öğrencinin dilinin sadeligi var. Anlatım gücünün gelişmesi var.. Tatlı dil sadelik var. Ramazan yetgin - Kpss tarih.
Neler oluyor sevgili Meb
Sınıfında bir dahi görmektense birkaç eşek görmek daha çok memnun eder bir öğretmeni.
Bir Yudum Kitap
Yaşamak bu. Yarın ne olur, ne biter bilinmez. Kaç asır evvel şöyle demiş Nizamî: "Sen kendi ayağına zahmet vermeye bak, yoksa başkalarının ayağıyla yol alamazsın." İnsan, kendine yetmeli sevgili okur. Öyle ya da böyle... Var olun. Nizamî - Hûsrev ve Şirin MEB Yayınları, s.239-240 Hüsrev’in Adaleti ve Cömertliği Hakkında Hüsrev'in şan ve şöhreti göklere kadar yükselmişti. O zamana kadar böyle bir saltanatla kimse tahta oturmamıştı. Bütün tebası halkı ile görüşmeye karar verdiği bir günde, beş sınıf insan huzurunda divan durmuştu. Huzurda ilk safı zenginler tutuyor. İkinci saf, muhtaçların ve fakirlerindi. Üçüncü saf, takatsiz düşmüş, mezarın kenarından bir kıl ile kurtulmuş hastalara mahsustu. Dördüncü saf, ayaklarındaki zincirler gönüllerine bir çivi gibi batan esirler ve mahpuslar içindi. Beşinci saf, katillere aitti ki, o safta kimse kimseye: “Nasılsın?” diye soramazdı. Katillerin önünde, af ümidine düşmeleri için de bir kurtuluş çizgisi çekilmişti. İnzibat âmiri birden bağırdı: “Herkes yalnız önündekine bakacaktır!” Zengin, fakiri görünce kendi haline binlerce şükür etti. Fakirin gözü hastaya ilişince sağlığından ötürü hamd-ü senada bulundu. Hasta olan, ayakları zincirliye bakınca serbest oluşundan dolayı halinden çok memnun kaldı. Ayakları zincirli olanın gözü katile değince dudakları Allah'a şükür için kımıldadı. Katil de kurtuluş ümidini görünce, onun da gözleri ümit ışığı ile parladı. Hüsrev’in sarayı, her sene bu merasimi tatbik eder ve halk, âdil bir idare sayesinde mesut ve müreffeh yaşardı.
"Kadın, Hak nurudur, sevgili değil. Sanki yaratıcıdır, yaratılmış değil!" (Hz. Mevlana, Mesnevi, cilt 1,s.195, MEB Yayınları)
Reklam
Sevgili Urfa'mıza resmen kavuşmuş bulunmaktayız. Atanan herkese hayırlı olsun ✨
101 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
John Steinback'in kalemiyle bu kez Meksika kıyılarına gidiyoruz. Fakir bir ailenin yaşantısına çeviriyoruz gözlerimizi. Burada bir köydeyiz ve bence betimlemeler sayesinde pastoral bir yaşantı hikayesi diyebiliriz. Kino ve Juana çiftinin sıradan yaşantısında soğuk rüzgarlar estirecek bir an... bir gün bir İnci'nin bulunması... İşte kitabın asıl bağlamının oluştuğu yer burası. İnci'yi okurken şu meşhur Yüzüklerin Efendisi film serisi aklıma gelmedi değil. Birbirine benzettim sevgili okurlar. Kıymetli bir madenin bulunuşu, ondan kopamayış, kopmadıkça gelen belalar ve onun sayesinde kötü olayların yaşanması ve devamında peşisıra olaylar. Steinback, kitabında örtülü olarak bize anlatmak istediği şu: Başta sevinçten havalara uçuracak herhangi bir konu/bir madde/ bir durum zaman içerisinde insanın hırsları nedeniyle zarar veren bir duruma dönüşebilir mi? Bu olabilir. İnsan türünün para hırsı, zenginlik arayışı, yükselme arayışı bu zarar veren şeyi görmemizi engelleyebilir mi? Evet, bu da olabilir. O zaman mutluluk veren şey, mutsuzluk veren şey haline gelir ve anlamını yitirmiş olur. İnci, 101 sayfadan oluşuyor. Kolayca okunabilecek yalın bir dili var. Ayrıca MEB'in 100 Temel Eserinden biriymiş. Ben beğendim, umarım siz de beğenirsiniz.
İnci
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202337,7bin okunma
Ve işte 31 Mart hâdisesinin Padişah kaleminden teşrihi: 31 Mart 1917 - Beylerbeyi... Tarihi vaz’ederken bilâ ihtiyat titredim. Vakiâ, yeni tarih hesabiyle o güne on üç gün daha var. Bu isim, rakkam olmaktan çıkmış, bir devr-i tarihe âlem olmuştur. 31 Mart vak'asının tehaddüs edeceğini evvelden pek az kimseler hissettiler. Fakat hakikatı ve sebep
《Sevgili Necip Fazıl; Sana tevfikhânede söylediğim bu sözü benden yazılı olarak istediğin için aynen kaydediyorum. Dahilim olmadığı halde bazı ahbaplarımın padişaha suikast teşebbüsünde bulunmaları sebebiyle ben de maznunen Beşıktaş karakolunda tevkif edilmiştim. İsticvabımı yapan Münir Hasan Paşa ile Yâver Kenan Paşa bana daima 《efendi oğlum》 diye hitap ederlerdi. Beni zaptiye hapishanesine gönderdikleri zaman bileklerime kelepçe vurmamışlar ve sivil bir polis terfik etmişlerdi. Bu esnada 21 yaşında bir genç mektep talebesiydim. Halbuki, 60'ını geçmiş, vekillik etmiş, meb'usluk etmiş bir ihtiyar olarak birkaç sene evvel İstanbul polis müdüriyetinde tevkif olunduğum zaman, mahut (Zeki), vaziyete muvafık söz söylediğim zaman bana 《eşek!》 diye hitap ve dayakla tehdit etti. İşte azizim, haşin ve mütehakkim dediğimiz adamların siyaset maznunları hakkında gösterdikleri nezaketle, Cumhuriyet mefkuresine bağlılıklarını iddia eden kesanın izhar ettikleri muamele! Artık sen ilerisini tasavvur et!
Sayfa 316 - Sırrı Bellioğlu'nun Necip Fazıl'a yazdığı mektupKitabı okudu
48 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.