Ben aşık oldum şüphe yok. Buz soğuktur, gül kırmızı.
Dikenlerin üzerindeki parmaklar gibiyiz sevgilim.
Reklam
SON TÜRKÜ
Kaybolmak üzre suya düşen bilezik; Bak, bütün kırışıklar silindi sudan. Son saatimde mi uyandım uykudan, Neden boş geçen yıllardan içim ezik? Durdu beni ölüme götüren kervan. Eski bir şarkı söyleniyor rüzgarda. Duydum ki sevmeyi bilen dudaklarda Benim ilahilerim hala okunan. Sevgilim... Ellerime dokunaraktan... Beni çağıran bir eda var sesinde. Bu muydu insanlara son nefesinde Görüneceğinden bahsedilen şeytan? Sular çekilmeye başladı köklerde Isınmaz mı acaba ellerimde kan? Ah! Ne olur bütün güneşler batmadan Bir türkü daha söyliyeyim bu yerde!
Sayfa 174 - YKY
Sevgilim Yoksulluktur biraz da Yüzünde gamzelenip duran sözlerim...
Gün turuncu bir hayalet gibi yükseliyorken izmarit toplayan çocukların üstüne çekleri imzalanıyorken devlet katlarında faşizmin bacımı koyvermiyorken şizofreni, yüzüme bak ve rahmini bana doğru tekrarla ben öyle bilirim ki yaşamak berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır çünkü biz savaşmasak anamın giydiği pazen sofrada böldüğümüz somun yani
Reklam
Korku da, ölüm de, acı da insanı yeni bir doğuma hazırlayan sancıdır ama unutma ki sevgilim sakın meyve vermeyen tek ağaç, darağacıdır!..
Benim sevgilim dünyada gezinen ateşten bir sütun.Ateşiyle etrafımı sardı ama etrafı sarılı olanlara yol göstermiyor görebilenlere yol gösteriyor.
Belki de bu yüzden, gençliğimin ortalarında, bir noktada kendimle diğerleri arasına göze görünmeyen bir sınır çekmiştim. Fark gözetmeksizin herkesle arama bir mesafe koyup, bu mesafenin kısalmamasına dikkat ederek karşımdakinin tavırlarını gözledim. Söylenenleri olduğu gibi almadım. Bu dünyada sınırsız bir tutku duyduğum șeyler sadece kitaplar ve müzikti.
Çocuklar gibi
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı Kırlara yayılan ilkbahar gibi Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı Göğsümün içinde ateş var gibi Bazı nur içinde, bazı sisteyim Bazı beni seven bir göğüsteyim Kah el üstündeydim, kah hapisteydim
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.