Hayatta neyin sahte olduğunu kavramak için bir iki mihenk taşına ihtiyacınız vardır. Eğer o taşlardan birini büyüdüğünüz evde bile bulamıyorsanız bir roman kahramanina dönüşmüşsünüz demektir. Üstelik bu, roman okumak kadar zevkli bir iş değil.
Keşke duruma daha tarafsız bakabilsem. İnsanın kendi başından geçenleri anlatması bu yüzden zor; gerektiği kadar sakin olamıyorsunuz. Yazarların olaylara Tanrı katından bakıp her şeyi olgun ve ilahi bir ses tonuyla anlattıkları kitaplara ne oldu?
Kadınlar yürümeye daha erken başlıyor çünkü onlar doğuştan geç kalmış. Gitmedikleri dünya kadar yer var, bunun bilinciyle doğuyorlar. Erkeklerse nasılsa sürekli yürümek zorunda kalacaklarından daha baştan istekli görünmek istemiyorlar. Ama ben yürümeyi seviyorum. Bence bir yerden arabayla geçmekle yürüyerek geçmekle arasında dağlar gibi fark var. Bit mahalleyi araba camından görmek televizyonda görmek gibi. Rüzgar, koku, ses, toz... Bir yere asıl havasını arabanın içindeyken duyamadığınız böyle şeyler veriyor.