İçimdeki özlem tatlı bir adı, ormanların yankılanan derinliklerine sesleniyor, sevginin acıklı bir sevi söyleşisini ince ve nazlı fısıltılarla yineliyordu.
Doğum ve ölüm kapıları arasında yaşanan bir hayatı vardır herkesin .Güzellikler olsa da bazı hayatlar çok zordur Solmaz Şahin hanımefendinin kaleminden çıkan #onunadıhayat kitabı ile yaşama ,zorluklara, mücadele gücüne olan bakış açım öyle bir değişti ki inanamazsınız .Gerçek bir yaşam hikayesinden esinlenilmesi ayrı bir güzellik .
Victor E. Frankl, 1905 doğumlu Yahudi bir psikiyatristtir. Nazi soykırımında Auschwitz toplama kampında tutuklu kalarak birçok acılara tanık olmuş ve bizzat da deneyimlemiştir. Ailesini de bu kamplarda kaybetmiştir. Bunca acıya maruz kalmış ama bu zorluklara rağmen hayattan vazgeçmemiştir. Kitapta da yazar ve okurlar olarak bunu sorguluyoruz.
✰ AZGIN VAR || NİLAR GÖK ✰
Buram buram Anadolu kokan, Anadolu’nun var olan gerçeklerini, ona duyulan özlemi okuyacağımız birbirinden kıymetli 14 öykü. Öyküler kısa olduğu kadar etkileri de uzun sürer insanda. Çokça düşünüp, dalarsınız bazen okudukça uzaklara. Bunlarda tam öyle.
Şivesinden, aktarımına, işlenen konularına kadar çok rahat benimseyeceğiniz, bazen içinizi ısıtacak, bazen hüzünlendirecek, gözlerinizin dolacağı bazende tebessümle okuyacağınız öykülerle dolu. Toplumda değersiz görülen kadınlar, kız çocuğunun hep geride, erkek çocuğunun gözde olduğu zamanlar, sevginin hor görüldüğü sevdalığın önüne hep engel konulduğu. Bazen de kaçıp daha kötü bir sona yaklaşanın aksine mutlu bir sona varan hikayeler. Çocukluğumuzun 90 lı yılların sıcaklığına, samimiliğine olan hasretini artıracak, geçmişe duyulan özlemi sizde iliklerinize kadar hissedeceksiniz.
En çok da kitabın adı da olan azgın var öyküsü etkiledi beni sanırım bir de Gülseren.
Yazarımızın bu bir birinden kıymetli öyküleriyle tanışmalısınız. Keyifle okuyun efendim
Azgın Var!Nilar Gök · Ayrıkotu Yayınları · 202320 okunma
Kardelen...
Adı bile bir serinliğin, bir huzurun sembolü. Her bir harfi, bir umut ışığı gibi parlıyor, adeta yüreğin en karanlık köşelerine bile ışık saçıyor. Kardelen, doğanın en nazik armağanlarından biri, en gizemli hikayelerin baş kahramanı.
Kardelen...
Adıyla bile nezaketin, zarafetin timsali. Her bir
yaprağı, doğanın sessiz fısıltılarını
4,5/5 ️️️️
eveeet jane eyre, altı günün sonunda nihayet bittin :’)
objektif olarak bakacak olursam kitabı kesinlikle 5/5 olarak yorumlardım, ve bir klasik kitap okumanın aydınlanmasını bu kitap ile de yaşıyorum. ama daha kişisel bir ölçüde 4,5/5 verdim, şimdi bu sebeplere değineceğim
harika bir roman. başından sona, hem ingiliz kültürünü, hem
Sevginin de rengi varmış adı sadakat,
Sevginin de çeşidi varmış helal ve haram,
Sevginin de asaleti varmış asil olmayanları yoldaş etmez, yar etmez kendine:
Hâsılı sevmek asil şahsiyetlerin taşıyabileceği çok güzel bir çiçektir, asil kalınabildiği sürece☘️
:)
Zeynep Evin
Kozmozçiçeği
"Siz bir zavallısınız, öyle değil mi? Yalnızsınız, tıpkı şeytan gibi; ve onun gibi kıskançsınız. Kimse sizi sevmiyor, öldüğünüzde arkanızdan kimse ağlamayacak! Ben sizin yerinizde olmak istemem! "
.
.
.
"Uğultulu Tepeler"i okumadan önce nefreti biliyorum sanırdım, hiçbir fikrim yokmuş meğer... Hastalıklı bir sevginin,
Sonra sen çıkıp geldin canım sevgilim, gelip beni ruhumun zindanlarından kurtardın. Bana gerçeğin ne olduğunu öğrettin. Hayatımda ilk defa bu gece bütün bu gösterinin ne denli yüzeysel, sahte ve aptalca olduğunu anladım. İlk kez bu gece Romeo'nun aslında çirkin, yaşlı ve boyalı, meyve bahçesindeki ay ışığının sahte, sahne dekorunun adi olduğunun farkına vardım. Sahnede söylemek zorunda kaldığım sözler gerçekten uzaktı, o sözler bana ait değildi, aslında söylemek istediklerim onlar değildi. Sen beni çok daha yüce bir şeyle tanıştırdın; özünde sanatın sadece bir yansımadan ibaret olduğunu anladım. Gerçek sevginin ne olduğunu anlamamı sağladın.
Sevginin nedeninin iyilik olduğunu ve iyi olan şeyin bilgiyle tanımlanabileceğini ve insanın ancak iyi olduğunu öğrendiği şeyi sevebileceğini biliyorum şimdi.
Eski yunan ve Roma dinlerinin nesli tükendi onları artık teolojinin değil edebiyatın konusu
Yunanlar dünyanın tepsi gibi düz ve dairesel olduğuna kendi ülkelerinin bu dairenin ortasına işgal ettiğine merkezde yer alan noktanınsa ya tanrıların mesken tuttuğu Olympos dağı ya da kehanetleriyle ünlü Delphoi olduğuna inanırlardı
Yeryüzünün kuzey
"Mucizeler tüm kederlerin yerini alsın."
Verdiğiniz her kararın mucizeler veya kederler arasında bir seçim olduğunun henüz
farkında olmayabilirsiniz. Her bir keder, kara bir nefret kalkanı gibi, mucizelerin önünde
durarak onlan gizler. Kalkanı gözlerinizin önüne kaldırırsınız ve bu yüzden arkasındaki
mucizeleri göremezsiniz. Mucizeler
“Sevgi, en büyük ve asıl konusuna kavuşuncaya kadar, şefkat, merhamet duraklarından geçecektir. Hayvanlara acıyış, insanların yardımına koşuş, sadece ahlaki bir görev değil, aynı zamanda gönül işi, sevgi işidir. Sıla-yı rahm, bir başka sevgi dışavurumunun adı. Hatıralar, sevginin konusunu bulması için bir çağrışım odağı olarak hafızamızda dizi dizi sıralanmışlardır. Bütün bu sevgiler, asıl sevgiye, kalıcı tek sevgiye, ebediliğe layık sevgiye bir basamak, bir başlangıç, bir hazırlıktır. Nice ruh bu basamaklarda yorulur, tükenir. Ama, bütün bu basamakları aşan gönül ve ruh, mutlak sevgiye, Tanrı sevgisine ulaşır, ona bağlanır, ondan ötesinin güz yaprakları gibi döküldüğünü görür.”
Tarihte nice aşk öyküleri vardır ama beni Atatürk’ün bir cümlesi her zaman dağıtır. Ankara’da Bulgar Kooperatif Tiyatrosu’nun oyuncularıyla sohbet ederken, ‘gençliğimi bıraktım Sofya’da’ demiş. ‘Bir kız sevdim ama bana vermediler."
Hadi gelin gerçek bir aşk öyküsüne doğru yolculuğa çıkalım:
Mustafa Kemal Atatürk görev icabı Sofya’ya gider.