" İki şey sürekli yenilenen ve artan bir hayranlık ve haşyet ile zihnimi doldurur,daha sık ve kalıcı olarak düşünce bunlarla meşgul olur: Üzerimizdeki yıldızlı gökyüzü ve içimdeki ahlak yasası. "
Bir şeyleri kaçırıyoruz hissiyle düşündüğümüz dallar bizi kendi köklerimizle olan muhabbetten koparıyor. Sosyal medya içerisinde ilgi çekecek bir şeyler görmek için ilgimizi çekmeyen binlerce içeriğin esiri oluyoruz. Sonunda ilgimizi çekeni bulduğumuzda ise ilgimiz bile bize küsmüş olduğundan tat almıyoruz hayattan. Heyecanımızı diriltmek üç beş pikselin hükmüne kalmış ise,sanki bazı şeyleri yanlış yapıyoruz.
Oyalanmaya başlıyoruz milletçe. Durduğumuz yerden,olduğumuz kişiden ve bulunduğumuz andan,memnuniyetsiz,daha farklı ve yeni olanın pesine düşmekle meşgulüz.
İnsan türünün en önemli,en ayırt edici özelliklerinden biri hayatını göz önünde yapabildikleri ve mahremiyet altında yapabildikleri diye ikiye ayırmasıdır.
İnsan,her şeye,kendi tırnaklarına bile ara sıra yabancılaşmazsa her şeyi kendi hâllerinde değil de kendisinin bir parçası olarak görürse yaşarken çürüyüp gider.