Sevilay Arıkan Kara

Sevilay Arıkan Kara
@sevilayarikankara
AİLE DANIŞMANI/ÖĞRETMEN/PSİKOLOJİ
AİLE DANIŞMANI/ÇOCUK GELİŞİMCİ/ÖĞRETMEN
LİSANS
Kocaeli
İstanbul, 10 January
13 reader point
Joined on November 2020
Sabitlenmiş gönderi
Satranç
İnsan icadı bütün oyunların içinde, kendinden emin bir şekilde tesadüfün her tür acımasızlığından uzaklaşıp zafer çelenklerini yalnızca zekâya veya daha doğrusu düşünsel yeteneğin belli bir biçimine bahşeden tek oyun olan "Kralların Oyunu"nun gizemli çekiciliğini kendi tecrübelerimden biliyordum elbette. Peki, ama insan satranca oyun dediğinde dahi hakaretamiz bir kısıtlama yapmış olmuyor mu? Aynı zamanda bir bilim, bir sanat, yerle gök arasında süzülen Muhammed'in tabutu gibi bu kategoriler arasında süzülerek tüm karşıt kutupları birbirine eşsiz bir biçimde bağlayan bir şey değil mi satranç? Kadim ama her zaman yeni, yapısı itibarıyla mekanik ama yalnızca fanteziyle etkin, geometrik açıdan kaskatı bir alan içinde sınırlı ama sınırsız kombinasyona sahip, kendini sürekli geliştiren ama yine steril, hiçbir yere vardırmayan bir düşünüş, hiçbir şey hesaplamayan bir matematik, eseri olmayan bir sanat, nesnesi olmayan bir mimari ve buna karşın varlığı ve varoluşunda -kanıtlanmış olduğu gibi- bütün kitaplar ve eserlerden daha kalıcı, tüm halklara ve zamanlara ait olan ve can sıkıntısını öldürmek, duyuları bilmek, ruhu germek için hangi tanrının yeryüzüne bıraktığını kimsenin bilmediği tek oyun.
Sayfa 12 - Doğan Kitap DK
Reklam
Hiç olmazsa unutmamak isterdim! Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar... Yalnız bırakmayın beni hâtıralar! Az yanımda kal, çocukluğum, Temiz yürekli, uysal çocukluğum.... Ah, ümit dolu gençliğim, İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim... Doğduğum ev! Rahatlıyacak içim, duysam Bir tek kapının sesini. Arıyorum aklımda bir ninni bestesini... Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler! Güneş! getir bir bayram sabahını.

Reader Follow Recommendations

See All
Otuz iki yaşındaki bir hasta terapist Richard Crowley yle görüşmeye gitti: "Başparmağımı emmeme engel olamıyorum," diye şikâyet etti. "Kaygılanmanıza gerek yok," diye yanıtladı Crowley. "Ama her gün bir başka parmağınızı emin." Hasta, uzmanın öğüdünü yerine getirmeye çalıştı. Elini ağzına götürecek olursa, o gün dikkatini üzerinde toplayacağı parmağı bilinçli bir şekilde seçmesi gereki-yordu. Daha hafta sona ermeden iyileşmişti hasta. "Bir kusur alışkanlık haline geldiği zaman onunla mücadele etmek çok zordur," dedi Richard Crowley. "Ama bizi yeni davranışlara, kararlara, seçimlere zorladı-ğında, bunca çabaya değmediği gerçeğinin bilincine varırız."
Kaliforniya sendromu
*Amerikan medeniyeti belki de Batı dünyasını yutacak barbarlığın son sembolüdür. Thorstein Veblen/Boş Zaman Sınıfı Teorisi
Sayfa 427 - KAKNÜS YAYINEVİ
Reklam
Diyelim ki genç bir hanım veya delikanlı nefsini size teslim etmiş, yardımınızı bekliyor. "Ben filancadan hoşlanıyorum, onunla birlikte olayım mı?" dediği zaman, "Niçin olmasın?" dersek, İslâmi değerler açısından onu büyük bir günaha teşvik etmiş oluruz. Onun değerler sistemini altüst edip, ailesi ile arasında uçurum oluşturmasını desteklersek kişiliği uzun vadede nasıl etkilenecektir dersiniz? Hem promiskiüte/evlilik dışı çok eşliliğin insana fayda verdiğini nereden biliyoruz? Bu örnekleri alkol, uyuşturucu tù- ketimi, eşcinsellik, çocuk eğitimi, aile içi ilişkiler, giyim kuşam ve benzeri konularda çoğaltabiliriz. Terapistin ahlaki rôlativizmi, C. Lasch gibi birçok Batılı sosyologun görüşüne göre, Batı toplumundaki çöküşün nedenlerinden biri olarak telakki ediliyor. Psikanaliz medeniyeti tedavi ediyorum derken, nefs sagligini bozuyor ve kirletiyorsa, bizler de bu sürece katılmak zorunda mıyız?
Sayfa 419 - KAKNÜS YAYINEVİ
Hâl Psikolojisi
Hepimizin bildiği gibi psikoloji camiasında çağdaşlık, modernlik, "uygarlık" vs. adı altında, Batı'nın “niçin ol- masın/why not" felsefesini, yani ahlaki rölativizmini benimseyen birçok psikolog ve psikiyatrist var. Bu meslektaşlarım ile Türk halkının büyük çoğunluğunu oluşturan, Islami değerlere bağlı, muhafazakâr "sessiz çoğunluk" arasında, dünya görüşü ve varo-luş tarzı açısından büyük bir uçurum var; âdeta ayrı dünyalarda yaşıyorlar. Bu "çağdaş", mağrur, kendi öz değerlerinden kopmuş, sözde entelektüel azınlık, görüşlerini paylaşmayan kendi halkını da çağ dışı, gerici ve ilkel olarak görebiliyor! Hatta bazen din düşmanlığına yakın tutumlar sergilenebiliyor. İleri safhalara varan bu ahlaki yozlaşma çerçevesinde psikiyatristler olarak, taşıdığımız sorumluluğu bir kez daha gözden geçirmemiz gerekmez mi?
Sayfa 419
Maneviyat Psikolojisi
Tüm modern psikoterapi ekollerinin trajedisi, hedonist, özsever ve pragmatik bir varoluşu, "bilerek veya bilmeyerek” teşvik etmeleridir.
Sayfa 383 - Kaknüs Yayınevi
BENÖTESİ PSİKOLOJİDE RÜYA YORUMU
Jung'cu arketip öğretisi açısından değerlendirdiğimizde, animus, anima gibi bütün arketipler kutuplaşmış bir yapıya sahiptir ve diğer insanlar üzerine yansıtıldığında "parataksik deformasyon" denilen tahrifata yol açar. Arketipler sayesinde karşımızdaki kişiye sempati veya antipati ile yaklaşır, böylece o kişiyi "hakikatinden" uzaklaştırmış oluruz. Bu mânâda nefsin alt katlarında yaşanan "aşk" ve nefret de aslında bir anlamda hayaldir. Başkasında kendini görme, kendini arama, kendi sentezini gerçekleştirme arayışı...
Sayfa 348
Reklam
BENÖTESİ PSİKOLOJİ/JUNG VE RÜYA ANALİZİ
Jung içimizdeki bu müthiş potansiyelin ilk belirtilerini modern psikoloji bilimi açısından tespit etmiş müstesna bir psiki- yatristtir. Fakat ne yazık ki "Can"ı uzaklarda, uzayda parlayan bir yıldız gibi görmüş, asli ve lâtif yönlerimizin yeterli analizini yapa- mamış, ilahî bağlantıyı kurup ötenin ötesine vakıf olamamıştır.
Sayfa 315
MÂNEVÎ DANIŞMANLIK
Ruh üzgün ve mahzun olduğu zamanlarda yâr ona ayna olur. Ey can, aynanın yüzünü nefesle buğulandırma. Senin nefesinle bu- gulanıp, yüzünü senden gizlemesin; onun için sana, her vakit ne- fes tutmak, susmak, yersiz, lüzumsuz söz söylememek gerekir. (Hz. Mevlâna, Cevahir-i Mesneviyye, cilt 1, s. 145, çev. $. C.) Hz. Mevlânâ'nın eşsiz bir üslupla tasvir ettiği bu arınma süreci gibi, terapi ilişkisi de muhteşem bir karşılaşma haline dönüşebilir. Hiçbir şey söylenmese dahi sadece o beraberliğin kalitesi bile, acı çeken insana ümit, güven ve rahatlık verebilir. Çünkü insan rasyonel olarak farkına varmasa da, aslında bir ömür boyu özlemini çektiği kendisini, yani "Can"ı bulmuş- tur.214 Takdir edileceği gibi, terapistin böyle bir ayna görevini ifa edebilmesi için çok çalışması ve arınmaya gayret etmesi ge- rekir. Bu kutsal karşılaşma sadece rahatsız insana birşeyler ka- zandırmaz, aynı zamanda terapist için de bir yücelme fırsatı- dir. "Can"a muhatap olmak bir şereftir. İki can bir araya gelin- ce bir üçüncüsü doğar. Bu, ariflere mâlum olan, bizim aklımı- zin ermediği bir sırdır. 214 0 "Can" ki, onun katında ne korku, ne de keder vardır (La havfun aleyhim velahum yahzenûn/Onlar ne korkarlar ne de mahzun olurlar: Tin Sûresi).
Sayfa 311
NEFS PSİKOLOJİSİ ~ MANEVİ DANIŞMANLIK
*Klasik psikanalizde Freud, hastalarını bir sedire yatırarak analiz ederdi Yatarken daha regresif, çocuksu bir hale gelindiği için, terapist de ebe- veyn konumuna yükseliverir. Benötesi terapisinin öncelikle araştırdığı alan “alt katlar” ve bu katların "haylaz çocukları" olmadığı için, muha- tap olduğumuz insanı regresif bir duruma getirmeye gerek yoktur.
Sayfa 310
Aşk
Dokuz Yüz Katlı İnsan
Dokuz Yüz Katlı İnsan
Benim canım, senin canın oldu. Senin Can' ın da benim Can'ım. Şu dünyada iki ayrı bedende bir "CAN" ı kim görmüştür? Hz.Mevlânâ, Dîvân-ı Kebir/Çev. Şefik Can
Dokuz Yüz Katlı İnsan
Dokuz Yüz Katlı İnsan
HER YERSİZ VE ABARTILMIŞ ÖFKENİN ALTINDA "KAYGI" YATAR. #KALİFORNİYASENDROMU İLE DÜNYAYA YAYILAN AHLÂKİ YOZLAŞMA, NEFSİNALT KATLARINA DOĞRU KAÇINILMAZ BİR İNİŞE YOL AÇAR. ÖTE YANDAN "KARANLIK" ARTTIĞI İÇİN KAYGI DAYANILMAZ BOYURLARA ULAŞIR. BU KAYGININ BİR DİĞER ADI "METAFİZİK YOKSUNLUK GERİLİMİ"DİR.
63 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.