Beklediğimden çok daha güzel bir kitaptı. Ağır dillere ve detaylı betimlemelere hayran olan tarafım, bu kitabın dilinin akıcı olduğunu öğrendiğinde muazzam bir önyargı oluşturmuş olsa da fikir kısmı tek kelimeyle büyüleyiciydi. Tam da Nora Seed gibi çıkmazda, bitik ve umutsuz hissettiğim bir dönemde bana umut oldu.
Hayatın sonsuz seçeneklere gebe olduğunun altı çizilirken küçük gördüğümüz durumların başkaları için ne denli önemli olabileceğini vurguladı.
Ana karakter kimi zaman dibi görse de, en nihayetinde gerçeğini buldu. Zaten bu yapıda bir romandan aksini beklemek, benim kanımca, aptallık olurdu.
"Oyun bitene kadar hiçbir şey bitmiş değildir. Elinde tek bir piyon kalmış olsa bitmez. Bir tarafta tek bir piyon ve şah varken , karşı tarafın bütün taşları duruyor olsa da , oyun devam eder . Sen bir piyon olsan da - ki belki hepimiz öyleyiz- piyonun en sihirli taş olduğunu asla unutmamalısın. Ufacık ve sıradan bir şey gibi görünebilir ama öyledeğildir. Çünkü hiçbir piyon piyondan ibaret değildir . Bütün piyonlar kozadan çıkmayı bekleyen birer vezirdir. Senin tek yapman gereken , ilerlemeye devam etmenin bir yolunu bulmaktır. Her seferinde tek bir kare. Bu şekilde karşıya geçip bütün güçlere sahip olabilirsin."