"Siz yüz yıllık bir çürümenin sonucusunuz. Bir ülke nasıl batar? Yalnızca savaşlarda yenilmekle değil, elindeki toprakları başkalarına kaptırmakla da değil... Ruhça çökerek, yaşamaktan koparak batar. Enver Paşa bir gün kaçıp gitti. Ne düşünüyordu o sırada biliyor musun? 'Bu sefer yenildim. İnsanın hayatında yenmek de, yenilmek de vardır',
Bu kitapla ilgili anlatılabilecek pek fazla bir şeyim yok. Zaten kitabı sevdim mi sevmedim mi hala emin değilim. Yine de bahsetmeden bırakmak içime sinmedi. Yaz diye tutturan iç sesimi dinleyip içimi dökmek istedim. Bu bir inceleme sayılmayabilir bu yüzden. (İnceleme neydi, inceleme emekti. :P)
Kitabın kapağındaki "Bir Ailenin Çöküşü"
Yabancı kapitalistler ve kapitalist devletler, Osmanlı imparatorluğunu çeşitli yollardan ve her ne suretle olursa olsun borçlandırmak için âdeta yarış halindeydiler. Çünkü borçlu, ödeme kudreti olmayan bir borcun altına düştüğü zaman, artık durmadan borç için el açacaktır. Borç kanalının tıkandığı gün, borçlunun nefesi kesilmiş demektir. O zaman borçlunun, artık iradesi yoktur. Fakat alacaklı doymaz. Onu yalnız borçların faizleri, komisyonları ve bin bir gelirleri tatmin etmez. Çünkü kapitalizm, bin başlı bir devdir. Yalnız faizle beslenemez. Ona yeni sahalar, yeni imkânlar, yeni kazanç kaynakları lâzımdır. Meselâ îmtiyazat-ı ecnebiye, yani yabancılara bağışlanan olağanüstü imtiyaz ve işletme kaynakları, bu yollardan biridir. İşte Osmanlı devletinin son devrinde de Türkiye, yalnız kapitülasyonlarla değil, bu İmtiyazat-ı ecnebiye ile de sömürüldü.
Spoiler.
Karıncayı tanırsınız:
Minimini bir hayvandır;
Gayet tutumludur, yalnız
Pek bencildir; bu bir kusur,
Bencil olan zalim olur.
Bir gün ağustosböceği…
Tevfik Fikret, Ağustosböceği ile Karınca
Lise edebiyat kitabını açın. Sayfaları karıştırmaya başlayın. Önce halk edebiyatı, divan edebiyatını göreceksiniz. Ardından Tanzimat, Servet-i