Victor Hugo, okumaya 'Bir İdam Mahkûmun Son Günü' adlı eserini okuyarak başlamıştım. Doğrusunu söylemek gerekirse kitabı okuyup bitirdikten sonra pek bir şey anlamamıştım ve kitaptan kendime katacak bir şey bulamamıştım. Sefiller'i okumaya başlarken de aklımda yine aynı şeyleri yaşayacağım korkusu vardı. Kitabı okumaya başladığım
Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Gökte yıldızın kalmıyor. Gölgen bir yere sığmıyor. İçindeki şarkı içinde boğuluyor. Penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu ayrılıktan çok önce acı veriyor. Dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. Her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. Girdiğin çıktığın bütün kapıların önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsun. Ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun. İçine bile bakmıyorsun artık. Dünya, inandığın o yitik cennet değil.
Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Gökte yıldızın kalmıyor. Gölgen bir yere sığmıyor. İçindeki şarkı içinde boğuluyor. Penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu ayrılıktan çok önce acı veriyor. Dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. Her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. Girdiğin çıktığın bütün kapıların önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsun. Ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarindan soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun.
Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun?
Gökte yıldızın kalmıyor. Gölgen bir yere sığmıyor. İçindeki şarkı içinde boğuluyor. Penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu ayrılıktan çok önce acı veriyor. Dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. Her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. Girdiğin çıktığın bütün kapıların önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsun. Ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun.
İnsanlar sürekli bir yaralanma korkusu içinde yaşıyor. Bu da nereye gidersek gidelim büyük bir dram yaratıyor. İnsanların birbirleriyle ilişki kurması duygusal olarak öylesine acı verici ki görünürde hiçbir neden yokken öfkeye, kıskançlığa, üzüntüye kapılıyoruz.
Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Gökte yıldızın kalmıyor.
Gölgen bir yere sığmıyor. İçindeki şarkı içinde boğuluyor.
Penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde
cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor.
Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu
ayrılıktan çok önce acı veriyor. Dünyanın bütün cenazeleri
evinin önünden kalkıyor. Her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz
zamanlarda kayboluyor. Girdiğin çıktığın bütün kapıların
önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsun. Ne,
biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun.
Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından
soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun.
Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Gökte yıldızın kalmıyor. Gölgen bir yere sığmıyor. Içindeki şarkı içinde boğuluyor. Penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu
ayrılıktan çok önce acı veriyor. Dünyanı bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. Her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. Girdiğin çıktığın bütün kapılarin önünde yabancı, ardında yalmızlık olup kalıyorsun. Ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun.
Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarindan soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun.
Düştüm bir öylesi çekilmez derde,
Ne ölümü düşünürdüm, ne yaşamak korkusu,
Ne sır aradım her şeyde, ne gariplik var serde,
Ne kara sevda, ne sevmek ne sevilmek arzusu
Artık her şarkı dokunur bana bu şehirde.
BİLAKİS YÂRE VERİLEN BİR ÖDÜLDÜR
Martin karakterine oldukça güveniyordu. Son dört yılın Martin'e en büyük katkısı bu olmuştu. Martin ne olduğunu çok iyi biliyordu. Ne olabileceğini de kuvvetli bir şekilde kestirebiliyordu.
Martin'e göre başlardaki eski hayalperest veya sonlardaki derin karamsar, münferit insan yoktu artık. Lakin
Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Gökte yıldızın kalmıyor. Gölgen bir yere sığmıyor. İçindeki şarkı içinde boğuluyor. Penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu ayrılıktan çok önce acı veriyor. Dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. Her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. Girdiğin çıktığın bütün kapıların önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsun. Ne biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun.
İçine bile bakmıyorsun artık. Dünya, inandığın o yitik cennet değil.