Zeynep

Zeynep
@sevsalii
8 okur puanı
Ağustos 2018 tarihinde katıldı
“Bak bu yara annemden, işte bu babamdan, buradaki ilkokul öğretmenimden, haaa şu en derin olan mı onu ben açtım bilmeden.. En çok da o acıtıyor canımı, en çok o kanıyor.“
Reklam
Avare İlhamlar
Ellerini yüzümde gezdir, Sil alnımdan yorgunluğu, Gözlerimin altından Yaşamak korkusunu al, Avuçlarından çıkmış bir heykel olsun başım. Sonra sen de gözlerini kapat, Bırak, ellerin sessizce düşünsün Düşüncende yaşamak isterim ben senin: Bir gün en yalnız saatinde Parmak uçlarından Ve avuçlarından Gelip konuşurum seninle.
Mehlika
Bir ses daha duymaya tahammülüm yok bu aralar Senden başkasını da almıyor zaten içim Ama biliyorum içimde taşırken bile seni, yanımda değilsin Hep seni kollayan, giderken ardından bakan ben oluyorum Ben yine mahzunum, ben yine mahcup Ve ben hep sana muhtacım Mehlika anlıyor musun? Gözlerinle ördün gönlüme hasret ağlarını Ne ben çözebildim, ne sen çözdün sırlarını Olurda bir gün okursan bu şiirden sancılarımı Pırıl pırıl gözlerine düşerse gözlerim, merak etme Merak etme sevgilim, sana en güzel rüyalarla gelirim Söylemiştim daha önce sağlam kaleler içerisinde değilim Çekseler gelir, itseler düşerim aslında biliyor musun? İsterim ki senin gözlerinden göreyim hayatı Yeşili, maviyi, gök kubbeyi ve en çokta kendimi Sahi beni görüyor musun sevgili? Artık yokuşları çıkamıyorum Bu dermansızlığın yaşımla yok bir ilgisi biliyorum Ne olur beni anla, damla damla tükeniyorum Seni başkalarının mısralarında okurum diye çok korkuyorum Ah benim canım, iki gözüm, olmasa da tahtın, sultanımsın Fatih Buhara Benzek

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
II. Perde
“Ama sevgi güç verir, zamansa imkan Büyük engellerde bulur, büyük hazzı insan.”
Sayfa 35 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Nasıl kolayca söyleyiveriyor bunu. Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?
Sayfa 89 - Can Yayınları
Reklam
Sanki bütün dünya konuşuyor, dans ediyor, operaya gidiyordu. Şu kutunun içinde bana piyano çalacak birini bulamıyordum. Yalnızdım.
Sayfa 15 - Can Yayınları
'Birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi. İçimdeki sıkıntı eridi.' (sayfa 13) 'Şunların arasında sevilmeye değer birkaç kişi neden olmasın?' (sayfa 23) 'Aradığı burda, şu gelip geçen insanların içindeydi.' (sayfa 38) 'Yoksa dünyada olmayanı mı arıyordu?' (sayfa 51) 'Belki arananın ayak sesleri de bu uğultunun içindeydi.' (sayfa 56) 'Ben ya ararım ya da yaşarım.' (sayfa 139) 'Aldana aldana bir gün onu bulacaktı.' (sayfa 165) '..gideceği bir yere geç kalmış gibi sokağa çıkardı. Yürüyen, oturan kalabalığın arasında 'o'nu arardı.' (sayfa 176) 'İnsanların kimliği ilk bakışta anlaşılmıyordu. Gözlerinde böyle bir hassa olsun isterdi. O zaman aradığını aldanmadan, ne çabuk bulacaktı! Kim bilir onu kaç kere görmüştü de tanıyamamıştı.' (sayfa 179) 'Olanla yetinerek, aramadan, düşünmeden yaşanılsın diye yaratılmış bir dünyada yalnızdı.' (sayfa 187) 'Aradığı oydu.' (sayfa 189) 'Yıllardır aradığını bulur bulmaz yitirmesine sebep olan bu saçma, alaycı düzene boyun eğmiş gibi kendini koyverdi. Şimdi ona istediklerini yapabilirlerdi. Yanındaki polis kolunu sarsıp, ummadığı yumuşak bir sesle sordu: - Ne oldu? Anlat. - Otobüse yetişecektim... Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı.' (son)
Sayfa 49 - Can Yayınları
Birbirimizi çok iyi tanıdığımızı hissederdik. Birbirini çok fazla ya da çok az tanımak ise yakınlaşmaya aynı şekilde engel olur.
Sayfa 113 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Ama bu mutluluğa yeniden ermenin hiç de kolay olmadığını iyi bilirim; gücümüz azalıp görgümüz arttıkça zevkimiz daha nazlı, daha titiz oluyor; az şey getirebildiğimiz zaman çok şey bekliyoruz; seçilmeyi en az hak ettiğimiz bir yaşta daha çok seçme hakkı istiyoruz; kendimizi bildiğimiz için de daha az atılgan, daha kuşkulu oluyoruz; kendimizin ve başkalarının hallerini bildiğimizden, sevileceğimizden emin olamayız. Kendimden utanırım kanı kaynayan taptaze gençler arasında:
Sayfa 92 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Toprak - İsim
Toprağın yüzeyinde buluştukları tek bir nokta vardı; ama o da o kadar dardı ki oradan birbirlerine varamıyorlardı.
Sayfa 108 - İthaki Yayınları 3.Baskı
Reklam
Geniş Zaman
Sahip olduğum her nefesi tüketene, sonunda kendimi tüketene kadar yılmadan aramam gerektiğini emrediyor aramaya müptela zihnim bana. Yollar tükeniyor, sözler tükeniyor, ilişkiler tükeniyor; ben hep arıyorum, hep arıyorum.
Sayfa 33 - İthaki Yayınları 3.Baskı
Şimdiki Zaman
Her yerde, her şeyde, durmadan arıyorum. O kadar kaptırmışım ki kendimi aramaya, aradığımı bulduğumda onu aynı zamanda yitirmiş mi olacağım diye korkuyorum bir yandan. Yoksa aradığımı bulabilmek için önce onu yitirmem mi gerekecek diye de düşüyor aklıma bazen.
Sayfa 32 - İthaki Yayınları 3.Baskı
Şimdiki Zaman
O kadar uzun zamandır arıyorum ki, artık ne aradığımı bile hatırlamıyorum. Vazgeçip dönmeye karar versem, ne yöne gideceğimi bilemem; çünkü nereden başladığımı bile hatırlayamıyorum. Bir o yana bir bu yana koşturup önüme ne çıkarsa, gözüme ne ilişirse saldırışım, doyumsuzluğum, bundan; ne aradığımı unutalı çok oldu. Net olarak zihnime kazınmış tek şey, arıyor olduğum.
Sayfa 32 - İthaki Yayınları 3.Baskı
Geniş Zaman
Hayatım artık beklemenin kendisi.Ne olursa olsun, ama yeter ki artık bir şey olsun diye usanmadan bekliyorum.Bir şey, bir fiil, bir değişiklik; dışarıdan bir el dokunacak ve her şey, kendim dahil, bir anda canlanacak sanki.O el dokunmadıkça, bir ölü hayatım; uyandırılmayı bekleyen, ama bu bekleyişe ölümüne sadık. Hayatım kesik elektriğin gelmesini bekleyen tam teçhizatlı bir elektrikli makine gibi.Hayatım görünürde durağan, görünürde işlevsiz.Beklediğim gerçekleşince görünür olacak mahiyeti.Basılması gereken bir düğmesi var hayatımın sanki; ama bu düğme nedir, nerededir, nasıl bir parmağın bu düğmeye dokunması gerekir, yoksa bu düğme de aslında salt bir düğmeden başka bir şey değil midir; bilmiyorum.
Sayfa 31 - İthaki Yayınları 3.Baskı
Geniş Zaman
O kadar uzun zamandır bekliyorum ki artık beklemenin kendisine dönüşmüş gibiyim.Beklemek bütün vaktimi alıyor; bütün ömrümü, hayatımı kaplıyor.Kendisinden başka hiçbir şeye yer bırakmayacak şekilde kaplıyor.Artık bekçi gibi, Godot'yu bekler gibi, Mehdi'yi bekler gibi, beklemenin kendisini bekler gibi bekliyorum.Beklemek öyle ağır bir iş ki beni hepten hareketsiz bırakıyor, olduğum yere çiviliyor, elimi kolumu bağlıyor.
Sayfa 31 - İthaki Yayınları 3.Baskı
Zeynep

Zeynep

, 1000Kitap'a katıldı.