Sonra gittin.
Çocuk oldum bir daha, ağladım.
Kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı.
Kitaplar, aşk, her şey.
Her şeyi son bir kere daha kurtaramazdım.
Keşke nane şeker gibi mentollü bir buluttan doğaydım
Sonra gittin.
Beyaz bir küf büyüdü evde, tersten yağan kar gibi.
Keşke dünya toz şekeri ile kaplı olsaydı.
Çocuk oldum sonra ağladım, yağmur bile beni ayıpladı.
Söz dedim, söz verdim.
Ruhumu gömdüğüm yer hala belli.
Güneşi özledim, sonra seni
Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım.
Yeterince uzak bir zamana dönüp baktığınızda insanlar sanki hep onlara tahsis edilmiş bir yere ve belirli bir tavra sıkışmış gibidirler.Size hep aynı şeyi yapıyorlarmış gibi gelir.
İşçi sınıfının çileleri hakkında bir sürü zırvalık konuşulur.Ama ben proleterler için pek üzülmem.Uyanık yatarken kovulacağım diye tasalanan bir inşaat işçisi hiç gördünüz mü? Proleterler bedensel olarak acı çekerler ama çalışmadıklarında özgürdürler.
Zamanın soytarısı değildir sevgi...
O değişmez kısacık günlerle haftalarla.
Direnir ve katlanır mahşerin ucuna dek.
Yanılıyorsam bunda ve çıkarsa yanlışım,
Ne hiç kimse sevmiştir, ne ben şiir yazmışım.