İmam-ı Azam'ın Cevabı Dini Hikayeler
İmam-ı Azam Ebu Hanife zamanında onu sevmeyen ve ona buğzeden muhaliflerinden bir tanesi, talebelerinin ve sevenlerinin huzurunda onu cevapsız bırakıp mahcup etmek için aldatıcı bir soru hazırladı. Ve büyük imamın bulunduğu meclise gelip bu aldatıcı ve karmaşık soruyu sordu.
-Bir adam var ki onun kamil
Selaammm
Yeni bir kitap önerisiyle geldim.
Tiyatro adına okuduğum ilk kitaptı. Bu yüzden alışmakta zorlanacağımı düşünüyordum ama kitap hemen beni içine aldı ve ayak uydurmakta zorlanmadım. Önce kısaca konusundan bahsedeceğim daha sonrasında da yorumlarımı yazacağım.
Konusu :
Prometheus, Tanrılardan ateşi ( bilgelik anlamına geliyor)
academia.edu/115502031/Tasav...
“Tahammül mülkünü yıktın Hülagû Han mısın kâfir,
Aman dünyayı yaktın ateş-i suzan mısın kâfir"
Nedim
Tasavvuf dediğiniz yaşam, kendi kurallarına kafa tutan bir hayata, asla izin vermez. Ya, zevke sefaya sırt
Bana doğduğumdan bu yana hiç kimse doğrudan Allah'ı telkin etmedi. Allah'tan başka her şey bana öğretildi. Ve bu yüzden deliliğim, sonunda, bana bir ebedi hayat bilinci olarak geldi.
EN SON YÜREKLER ÖLÜR
Sadece bir beden ve o bedene borçlu yaşayan ne çok insan...
Canan Tan'ın gerek kaleminin gücü gerek kelamlarının etkileyiciliği ve bunun yanında asıl mesleğinin eczacılık olmasıyla ortaya konan tek nefeste okunabilecek bir roman.
Aşk teması romanın tüm sayfalarına serpiştirilirken bunun yanında da asıl dikkat çekilmesi gereken nüans organ nakli olmuştur. Bu yüzden eser hakkındaki düşüncelerimi yazarken en önemli kısmını ilk cümlede aşikar etmeye çalıştım. Eminim ki yazar da bu yapıtta buna dikkat çekmek istemiştir.
Eserin baş kahramanları Deniz ve Nehir'dir.
Denizine susamış olan bir nehirdir bahsi geçen kişi. Hiç su suya kavuşma çabasına girer mi..? Giriyor işte. Mevzu deli iki yürek olunca sular da okyanus oluyor, nehirlerde denize kavuşuyor. Sanmayın ki kavuşmakla dertler bitiyor, bir vuslat kırk hasreti alnından vuruyor diye. Çünkü her bitiş bir başlangıca gebe olduğu gibi,
Kavuşmalar da ayrılığa gebedir.
Neyin nasıl olduğuna dair merakları gidermek isteyen kişi için eserin okunmasını tavsiye ederim. Çünkü asıl hikaye vuslattan sonra başlıyor. Kitap ki okuyan insanı yüreğiyle birlikte alıp götürüyor.
O yürekler ki ne sahibini ne de sevdiğini unutmuyor. Çünkü yazarın da dediği gibi :
"Beyindekiler silinir ama, yürektekiler asla !"
Ve son olarak eklemek isterim ki, hiçbir de şey yazıldığı gibi yaşanmıyor...
Keyifli okumalar dilerim.. :)
Allah'ın kullarından bir kulun, dostu için o kendisini
feda edebilecek durumdaydı. Allah'tan bu dostunu diliyordu. Allah ona onu vermiyordu. Gâipten “Senin onu görmeni arzu etmiyorum!” diyen bir ses geldi. Ama Allah'ın bu kulu, “Yârabbi! Onu isteme arzusunu kalbime sen koydun ve bu arzu beni terketmiyor!” diyerek durmadan yalvarıp yakarıyordu.
Sonunda, “Duanın kabul edilmesini istiyorsan, hayatını
feda et, ortadan kalk, kalma, bu dünyayı terk et!” diye bir ses geldi.
O da, “Yârabbi! Kabul, razıyım!” cevabını verdi. Gereğini
yaptı, o dostu için canını verdi ve arzusuna kavuştu.
Allah'ın bir kulu böyle bir lûtfa sahip olur ve hayalinin tek bir günü dahi ezelden ebede kadar bütün cihanın
hayatına bedel ömrünü feda etmeye hazır bulunur da, hiç bu lütufların Yaratıcısı olan Allah'ın böyle bir lütfu olmaz mı? Ama mademki O'nun yok olması aklın ve tasavvurun alacağı şey değildir, öyleyse sen kendi kendini yok et.” ⁵⁰