Sırça köşklerinizde, yumuşacık yastıklarınızda dinlenecek, yemyeşil bahçelerde dolaşacaksınız. Nadide çiçeklerle dolu bu bahçeler misler gibi kokuyor olacak. Badem gözlü, narin kızlar size en güzel nimetleri sunacak, hepsi sizin emrinize amade olacaklar! Allah sizlere açılacak bu bahçelerin anahtarını Seyduna'ya verdi. O da bu kapıları ancak emirlerine harfiyen uyanlara açacak.
Sayfa 115 - Koridor YayıncılıkKitabı okudu
Seyduna ve Şahrud'un Hikayesi...
yüreklerinin akarken bıraktığı izi birbirlerinin gözlerinde aradılar, yoktu iki iklim farkıydılar... ne zaman gözgöze gelseler yangın çıkmayacak denli uzaktılar yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı üçüncü bir kente düşmüş suretleri. şahrud gökyüzü geliniydi, yüzüne bulut inse donardı masal gözleri bir solukluk rüzgarda bile kanardı
Reklam
Öpüyorsam ayrılığı gözünden, Söküyorsam yüreğimi göğsümden. Geçiyorsam gözlerinin içinden, Sana olan sevdamdandır bilesin. Geçiyorsam bir çiçeğin özünden. Sana olan sevdamdandır bilesin. Meğer ne yalnızız insan olmuşsak, Yaprak gibi dalda sessiz solmuşsak. Yeri gelmiş acıya da gülmüşsek, Sana olan sevdamdandır bilesin. Yeri gelmiş
Akşam Hasan, İbni Tahir'i yanına çağırdı. "İmanın sağlam mı artık?" "Evet , Seyduna ." "İstediğim vakit cennet kapılarını açabileceğime inanıyor musun?" "Evet , Seyduna ." Odada yalnızdılar . Hasan, İbni Tahir'i tepeden tırnağa süzdü. Onu bahçelere gönderdiğinden bu yana ne tür değişiklikler olmiştu ? Biraz zayıflamış , yanakları solmuş , avurtları çökmüş . Gözleri kederle parıldıyor. Mekanizması korkutucu bir güvenirlilikle işliyordu. " Ebedi mutluluğu hak etmek ister misin ?" İbni Tahir titredi , Hasan'a yalvaran bakışlarla bakıyordu . "Ah... Seyduna !" Hasan başını eğdi . Bir anlığına içinde derin bir sızı hissetti. Öteden beri fedaileri işte bu sebeble yakından tanımak istememişti. " Cennet kapılarını sana boş yere açmadım . Güçlü bir imana sahip olmanı arzu ettim. Vazifelerini başarıyla yerine getirdiğinde seni bekleyen mükâfatları gör istedim. El -Gâzali 'nin kim olduğunu bilir misin ?" "Sufi'yi kastediyorsun değil mi , Seyduna ?" " Evet , Tehafütü'l Felasife adlı eserinde öğretimize en sert biçimde saldıran adam . Bir yıl kadar önce Başvezir onu Bağdat'taki bir medresenin müderrisliğine atadı. Vazifen gidip onun talebesi olmak.Ey ,Oğul ! Çok kalın değil . Sen zeki bir gençsin. Bir gecede okuyup özümsersin bunu. Yarın seni bekleyeceğim . Artık doğrudan benim emrimdesin .
Sayfa 369 - Koridor YayıncılıkKitabı okudu
“Şarap içme iznini kim verdi?” diye sordu Muzaffer’in adamları. “Seyduna,” diye cevap verdi çavuşlar. “O İsmaililerin komutanı ve yeni peygamberdir.” “Peygamberin yasakladığı bir şeye o izin verebilir mi?” “Elbette verebilir. Allah ona istediği hükmü değiştirme istediği yasağı kaldırma yetkisi bahşetti. Ayrıca cennetin anahtarını da ona verdi.”
Sayfa 209Kitabı okudu
Dai Abdülmelik genç bir hocadır ama Seyduna ona çok güvenir. Her türlü zorluğa ve acıya dayanabilecek derecede güçlü ve pişkindir. Dişini sıkıp, acıya tahammül etmesini bilmeyenlere hiç müsamaha göstermez. Ayrıca irademizi nasıl güçlendireceğimizi öğretir.
Reklam
451 öğeden 361 ile 370 arasındakiler gösteriliyor.