"Seyduna'nın bizden asıl beklentisi, kendisine tamamen teslim olmamız ve kutsal ateşin içimizde daima yanması."
“Seyduna istediğini yasaklar, istediğini serbest bırakır.Biz İsmailîler de yalnızca ona itaat ederiz.”
Sayfa 51 - Koridor YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Yaşayanlar arasında Allah’tan sonra kimin geldiğini biliyor musun?” “Halife” “Yanlış. Sultan da değil. Allah’tan sonra Seyduna gelir.”
Sayfa 23 - Koridor YayınlarıKitabı okudu
Seyduna'nın yasakları sizi korkutmasın. Sadece bilin diye anlattım. Zira içinizde Seyduna'nın emirlerine uymayıp, sonsuz cennete girme şansını sırf gelip geçici zevkler uğruna feda edecek kimse yok, bunu biliyorum. Her emri başka bir yola sapmaksızın ye rine getirecek olan sizleri sonsuz mutluluğun beklediğini aklınızdarı çıkarmayın. Bu öyle bir mutluluktur ki, mübarek davamız uğruna şehit düşenler kristal berraklığında akan derelerle süslü bahçelere girecekler. Sırça köşklerinizde, yumuşacık yastıklanınızda dinlenecek, yemyeşil bahçelerde dolaşacaksınız. Nadide çiçeklerle dolu bu bahçeler misler gibi kokuyor olacak. Badem gözlü, narin kızlar size en güzel nimetleri sunacak, hepsi sizin emrinize amade olacaklar! Tüm arzularınızı yerine getirecek bu kızlar Allah tarafından ebediyen genç ve bakire kalacak biçimde yaratılmışlardır. Eğitiminiz tamamlandığı anda bu zevkleri tatmaya hazır hale gelmiş olacaksınız. Allah sizlere açılacak bu bahçelerin anahtarını Seyduna'ya verdi. O da bu kapıları ancak emirlerine harfiyen uyanlara açacak. Böylesi mükafatlar ortadayken kim bu yoldan sapar ki?"
Sayfa 115Kitabı okudu
Bir rüyayı gerçek kılabildiğine ve bir masal varlığına hayat verebildiğine göre, Seyduna'nın hapları gerçekten de olağanüstü bir sihir gücüne sahip olmalıydılar.
Sayfa 321Kitabı okudu
Hasan’la birlikte büyük dailer kulenin tepesine yönelirken hekim de hünerli elleriyle Cafer’i sultanın habercisi Halef e dönüştürme çabasına girişti. Birkaç saat sonra dönüştürülmüş, tepen tırnağa habercinin kıyafetine bürünmüş Cafer, Yüce Efendi’nin huzuruna çıktı. Hasan irkildi. Benzerlik müthişti. Aynı sakal, aynı bıyık, yanakta aynı eski yara, aynı kemerli burun. Hatta kulağının yanındaki doğum lekesi bile aynıydı. Yalnızca yanağındaki taze yara bir farklılık arz ediyordu. “Kimsin sen?” “Adım Halef. Ömer’in oğluyum. Ailem Gazneli…” “Güzel. Her şeyi böyle ezberledin mi?” “Ezberledim, Seyduna.” “O zaman iyi dinle beni. Atına atlayıp sultanın elçisinin Alamut’a gelirken kullandığı güzergahı takip ederek Bağdat’a gideceksin. Sultana Alamut’un efendisinin mesajını götürüyorsun unutma. Yoldaki hanları da biliyorsun zaten. Gözünü kulağını aç. Sultanın üzerimize ordu gönderip göndermediğini öğren. Ne pahasına olursa olsun onu görmeye çalış. Ancak sultana iletebileceğin haberlerin olduğunu söyle. Onlara sana Alamut’ta çok kötü muamele edildiğini anlat. Anlıyor musun beni? Burada birkaç tane hap var. Hatırladın mı? Seyahatte bunları da yanına al. Her gece bir tane yut. Ama sonuncusunu sultanın huzuruna çıkacağın zamana sakla. İşte bu da zehirli hançer. Yalnız dikkatli ol, küçük bir sıyrık bile ölüme neden olur. Sultanın huzuruna çıkınca bu dünyadaki İsmaililer arasında ölümsüzlük mertebesini öbür dünyada da cenneti kazanmak için ne yapman gerektiğini biliyorsun. Her şeyi açıkça anladın mı?” “Evet, Seyduna.”
18. BölümKitabı okudu
Reklam
261 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.