Ben senin hissizleştiğin yerden fışkıran oluğum,
Sense umutsuzluk durağına ramak kala suyum,
Saklamak istesem bir tek gülüşüne sığar ruhum,
Düşersen karamsarlık çukuruna ruhuma tutun.
Dünü görmemiş gibiyim
Sanki hiç yaşanmamış...
Ne bir ses, ne bir koku, ne bir sahne var aklımda dünden.
Bugünden dileğim seni görmek...
Yoksa yarın bugünü de hatırlamam ben.
Bir gün bu ruh bu bedenden tamamen boşalacak,
O zaman da gözyaşım avuçlarına dolacak.
Bilmem taşıyabilir misin, bu zerrelerden yükü?
O zerreler ki bir insanın hayatıdır çünkü...
Hayatın gerçeklerini yazarsan, sayfalarda bıraktığın izleri yalnızca sen okuyabilirdin.
Ekmek yiyemezdin belki.
Ama vicdanın, bembeyaz bir sayfa kalarak mezarında yatağın olurdu.
Nân için medheyleme nâ-dânı nâ-dânlık budur
Hayber-i nefsin helâk et Şâh-ı Merdân’lık budur
Ekmek için övme bilgisizleri, bilgisizlik budur,
Benlik Hayber’ini yok et, Şah-ı Merdan’lık budur.
Seyyid Seyfullah