Ben hayatın tercihlerden oluştuğunu düşünenlerdenim. Elbette zorunlu olduğumuz birçok durum, yaşamak zorunda olduğumuz birçok olgu ve zoraki görüşmek durumunda kaldığımız birçok insan var. Ama olaylara, insanlara duygu yükleyen bizleriz. Bizim canımız kirliyse temiz çamaşırların suçu ne? Evvela bezi ıslatmakla başlamak lazım İşe. Bunun çok basit bir şey olduğunu savunmuyorum. Nasıl bir masada oturduğumuzu ve hangi koşullarda olduğumuzu en iyi kendimiz biliriz. Ama bir noktada bir şeyler değişmeli ve bu değişim benliğimizden başlamalı. Süreç uzun olsa da karar vermekle başlamış olacaktır. Cam şefaflaştığında gördüğümüz güneş, mavi gökyüzü ve beyaz bulutlar ödülümüz olsun.
Oturmaya alışmış insanlar bize ahkam kesmeye devam etsinler, bizim yolunuz başka artık bir istikamet üzereyiz. Alışılagelmiş bir düzene baş kaldırmak alışagelmiş insanlarla türlü türlü mücadelelere girmek demektir. "Ne kadar bilirseniz bilin anlatacaklarınız karşıdakinin anlayabileceği kadardır."
Unutmayın herkes kendi camından bakıyor dünyaya. Camında çamurları olan biri illaki bizi lekeli görecek ve temiz çamaşırlarımıza çamur lekesi atfedecektir. Herkes kendinde olanı verir gül olmakta, tezek kokmak da insanın kendi tercihidir.