H

H
@seyreyle
KKÖ
YL
Kayseri
1996
16 reader point
Joined on July 2017
Veda Haccındaydı. Peygamber Efendimiz (sav) o gün zaman zaman yaptığı konuşmalardan birini yapmak istedi ve ashâb-ı kirâma: “İçinde bulunduğumuz bu ay hangi aydır?” diye sordu. Sahâbîler de: “Allah ve Resûlü daha iyi bilir” dediler. Fakat Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bir şey söylemeden onların yüzüne dikkatle baktı. Müslümanlar da galiba Peygamber aleyhisselam bu ayın adını değiştirecek diye düşündüler. Sonra Allah’ın Resûlü: “Canım bu ay Zilhicce değil mi?” buyurdu. Ardından yine aynı şekilde: “Bu şehir hangi şehir?” diye sordu. Biraz sonra “Bugün hangi gündür?” diye sordu. Böylece herkesin dikkatini iyice topladıktan sonra asıl söylemek istediklerini söylemeye başladı.
Reklam
Öfke her bakımdan kötüdür. Öfkelenen kimse kalp kırar, gönül yıkar ama bunun farkında olmaz. Çünkü o kendini kaybetmiştir. Öfkelendiği zaman insanın yüzüne bir ayna tutulsa ve o sırada yüzü kamerayla kaydedilse acaba ortaya nasıl bir görüntü çıkar? Öfkelenen kimse renginin, yüz hatlarının ve gözlerinin tamamen değiştiğini görür. Aynadaki veya kameradaki o çirkin suratın kendine ait olmadığını düşünür. Öfkelenip de ortalığı birbirine katan kimseye ağzından çıkan sözleri dinletme imkanı olsa! Şüphesiz o kimse söylediği çirkin sözlerden ve kırıcı ifadelerden dolayı pişman olacak ve yaptığından utanacaktır.
Bir gün bir adam, Fahr-i Âlem Efendimizden binmek için bir deve istedi. Allah’ın Elçisi onun huzursuz olduğunu gördü ve sıkıntısını hafifletmek için: “Seni dişi devenin yavrusuna bindireceğim’’ diye şaka yaptı. Fakat adam latifedeki inceliği anlayamadı: “Ben binmek için deve istiyorum, deve yavrusunu ne yapayım?”diye söylendi. Fahr-i Kâinât Efendimiz onun bu şakayı anlamasına yardımcı olmak için: “Canım her deveyi bir dişi deve doğurmaz mı?’’ buyurdu. Böylece o adama hem bir deve hem de bir nükte dersi verdi. Bir deve genç de olsa, onun bir dişi devenin yavrusu olduğunu hatırlattı. Ayrıca kendisine söylenen sözü hemen reddetmek yerine. O söz üzerinde düşünmek gerektiğini de öğretti.

Reader Follow Recommendations

See All
Her zaman eksikliklerim olacak, diye düşündü. Ama sınırlar mutluluğa ulaşmama yardımcı olacak. Hayatımdaki kayıpların ardından belki acı çekeceğim ama sınırlarım ihtiyaç duyduğum rahatlamayı bana sağlayacak. Her zaman nazik ve uysal bir olacağım. Bir birey olarak sahip olduğum gücü asla kaybetmeyeceğim. Umut hep var olacak. Sınırların size sevgi, özgürlük ve sorumluluklarla dolu bir yaşam sağlaması dileğiyle. Bu son cümleler ile kitabını bitirmiş yazar.
Sayfa 309Kitabı okudu
Duygu Farkındalığı
4/6 yaş grubundaki çocukların öncelikle korku, sevinç, üzüntü, şaşkınlık gibi duyguları tanıması önemlidir. .. Kendi duygusunun farkında olan, hissettikleri hakkında düşünen hatta konuşabilen çocuklar empati yapmayı daha hızlı öğrenirler. .. Duygu yönetimi becerisini kazanmış, olumlu- olumsuz duyguları hakkında konuşabilen kişilerin, sağlıklı bir ruh haliyle yaşama, topluma faydalı olma ve başarılı olma ihtimalleri yüksektir.
Sayfa 25
Reklam
Çocuklar çevrelerinde kendilerine cevap verebileceğini tahmin ettikleri kişilere ölüm, ahiret, dünyanın yaratılışı, Allah’ın varlığına dair sorular sorarlar. Soruları sorudan kaçmadan, mimik ve jest kontrolü eşliğinde doğru faka sade bir bilgiyle cevaplamak gerekir. .. Fırsat bu fırsat diyerek ihtiyacından fazla bilgi verilmemelidir.
Sayfa 23
İbn Haldun çocuklara seviyelerine göre bilgi verilmesini tavsiye eder. Ezbere değil fikretmeye dayalı, tecrübe edinmeye yönelik bir süreç çocukta kalıcı öğrenmeyi destekler.
Sayfa 22
Çocuklarla ölümü konuşurken “yaşlandığı için, hastalandığı için öldü” demeyiz. Ölümü bir uyku ya da yolculuk olarak anlatmayız. Ölen kişinin artık bu dünyada yaşamadığını, duymadığını, nefes almadığını söyleyebiliriz.
Sayfa 22
Çocuğa; sezdirerek, hissettirerek, sevdirerek zemin hazırlamak biz yetişkinlerin işidir. Bazen bir cümle bazen bir oyun çocuğun zihninde kapılar açar.
Muallim (öğreten) ve mürebbî (terbiye eden) sıfatlarını taşımak dînî duygu gelişimin yol ve yordamını öğrenmekten geçer. Hangi yaklaşımların çocuğu teşvik ettiğini, hangilerinin çocuğun dînî duygularını tahrip ettiğini öğrenmek en önemli sorumluluğumuzdur.
Sayfa 17
Reklam
Bir derdin yoksa kendine ait kelimelerin, cümlelerin ve fikirlerin de yoktur. Kelimelerin ve cümlelerin yoksa sen de yoksun. Dirilmek ve hayata dönmek istiyorsan bir derdin peşine düşmeli, kelimelerini çoğaltmalı ve üslup sahibi olmalısın, aksi takdirde yaşayan bir ölü olarak kalmaya mahkûmsun.