Merhaba arkadaşlar. Hepimize günaydın. Muslutlu bir gün olsun. Kapanışı çok ilginç bir eserle yapacak ve Oscar Wilde’ye veda edeceğiz şimdilik. Bunun için de iyi bir araştırma yapmak gerekiyordu. Neden? Yahya Peygamber, kutsal kitaplarda kendine yer bulan bir peygamber olduğu için (Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncillerinde adı geçer ki
Merhaba arkadaşlar. Tiyatro sevenleri yavaş yavaş toplayalım. İlginç bir biçimde öyküleri kadar içine almayan bir metin okuyoruz burada. Nasıl? Onun öykülerinde insanların mücadele ettiği, öğütlerden geçilmeyen ve hikayenin içinde okuru yaşatan metinlere alıştık. Burada ise kast sistemine benzer bir sistem eleştirisi göze çarpıyor. Yani ben
Dökme kalıp duvarlar önündeki sfenks hayalin,
Ya meteor çukurunda kalmalı o aşk,
Ya Etna'nın kutsanmış, gizemli lavlarında...
Ya da
Tales anlatımında; gerçeğin yansıması olarak...
Aşk illaki saadet der, der demesine de;
Saadet, huzurla olan denkliğini geri ister...
Derken,
Dersaadet boğazın büyülü, büyük şehri...
Dersaadet'te yaşanan aşkların,
Tales'e yorsam felsefesini;
Yansıması zihinlere mi, kalplere mi?
Ya da
Boğaziçi'nde ki esintilerde mi?
Merhaba arkadaşlar. Okuduğum öykülerden oluşan ama son öykü hariç okumaktan keyif alabildiğim öyküler olduğu için okumayı tercih ettim. Şöyle bir bakış atarsak Nar Evi eseri için henüz bir önceki eserde şöyle bir yorum yapmıştık:
Nar Evi kitabına baktığımızda Genç Kral en dikkat çeken öykülerden biri olarak karşımıza çıkar. Çünkü yoksulluktan
Merhaba arkadaşlar. Nasıl bir okuma maratonu yaptık ama hazır hafta sonu diyerek. Bir sonraki kitap, daha büyük bir külliyat olacak demiştik, öyle de oldu. Oscar Wilde kalemine neredeyse doyduk ama henüz yeni başlıyoruz desek yeridir. Daha okunacak kitapları var yazarın. Ne mutlu bize ki hem samimi öyküler okuyacağız hem düşündüren ve anlamlı. Bir
Bu evrende hareket eden, karma, iğrenç ve korkunç varlıklar, doğal biçimlerin yasalarını ihlal ederler: Homeros'ta Sirenler (daha sonraki dönemde tasvir edildikleri şekilde vücutlannın alt yarısı balık şeklinde, büyüleyici kadınlar değillerdi; vücutlarının yarısı yırtıcı bir kuştan oluşurdu), Skylla ve Kharybdis, Polyphemos ve Khimaira; Vergilius'ta Cerberus ve Harpyialar; ayrıca Gorgonlar (başları yılanlada kaplı, dişleri yabani domuz dişi), aslan bedeni üzerinde insan başı taşıyan Sfenks, Erinyesler, ikiyüzlülükleriyle ünlü Kentauroslar, insan bedeni üzerinde boğa başı taşıyan Minotauras ve Medusalar. Dante'den günümüze kadar çeşitli kuşaklar bir yandan kalokagathia çağı konusunda hayaller kurarken, diğer yandan da korkunç olanın bu tezahürlerinden ilham almıştır.
Hatşepsut, sfenks şeklinde düşmanlarını ezerken gösterilen ilk kadındır. III. Amenhotep'in eşi Tiye de dişi bir sfenks olarak Nübyeli ve Asyalı tutsakları çiğnerken gösterilmiştir.
Ne gözlerindeki çöl yalnızlığı
ne de yüreğindeki sönmüş volkan
büsbütün kopmuş sayılır yaşamaktan
Şüphesiz eskil bir fresk kadar
alışkın değilsindir bekleyişlere
ama suskunsun bir sfenks kadar
Susmak bir şeylerin anlatımıysa
şüphesiz en anlaml şeydir susmak
Uzak dağ yalnızlığını anlatmak
ürpertse de bir şairi her zaman
aslolan tek şey yaşamak
İnsanın en görkemli yanı
yaşamak ve susmak belki
ikisi de sevgiler kadar anlamlı
Susmak birşeylerin anlatılmasıysa
süphesiz en iyi anlatıcıdır doğa
Hakikatin değeri problemi çıktı karşımıza - yoksa biz miydik bu problemin karşısına çıkan? Hangimiz Oidipus burada? Hangimiz Sfenks? Bir buluşma bu, belli ki sorulardan ve soru işaretlerinden oluşan.
"Bu dehşet, insan tarafından her zaman gizliden gizliye hissedilmiştir; insanın yücelik ya da dehşet konusunda nasıl yetenekli olduğunu dile getirmek için çok zayıf ve aynı zamanda çok sınırlı bir gam sunan pagan dinlerinde bile hissedilirdi
bu. Bunu korkunç sfenks öyküsünde görüyoruz. Aynı şekilde, ejderha, üzerine yılan aşısı yapılmış akreptir. Şahmeran, kem gözün gizemli kötülüğünü -zavallının istemeyerek yaptığı kötülüğü- kötü niyetli bazı başka yaratıkların amaçlı zehriyle
birleştirir."
Kadınları salt insani zenginlikleri içinde kavramanın, hep cinsiyetleri açısından bakmaktan, hep yarı şematize ederek görmekten kaçınmanın bu kadar zor olması ne tuhaftı. İnsan kadınları ister idealize etsin ister şeytanileştirsin, her durumda erkeğe bağlı değerlendirip basitleştiriyordu. Belki de kadına adeta bir sfenks karakteri yüklenmesinin temelinde büyük ölçüde, erkeğinkinden hiç de geri kalmayan eksiksiz insaniyetinin bu ağır basitleştirmeyle örtüşmemesi yatıyordu.