Ömer Faruk Yılmaz

Ömer Faruk Yılmaz
@shadowornight
İnsan hayatı karşılıklı olarak kandırılıp hiçbir şeyin farkına varmadan birbirlerini incittiği ve bu tuhaflığın bariz bir şekilde ortada olduğu örneklerle dolu. Ancak benim karşılıklı kandırılmaya bir ilgim yok. Ben soytarım ile birlikte sabahtan akşama kadar insanlara rol yapıyorum. Benim kitaplarda yer alan davranış kalıpları ve etik anlayışlarla pek bir alakam yok. Ben rol yaparken neşeli bir şekilde yaşamaya devam ediyorum. Yoksa yaşama özgüvenine sahip insanları anlamam mümkün değil. İnsanlar bu acı gerçeği bana hemen söylemedi. En azından bunu biliyor olsaydım insanlardan bu kadar korkmaz ve umutsuzca bu oyunları oynamazdım. İnsan hayatına karşı çıkarak her gece bu cehennem azabı misali hissi çekmezdim, değil mi?
Reklam
Okulda saygı duyulmak üzereydim. Saygı duyulma düşüncesi beni fazlasıyla korkuturdu. Bana göre "saygı görmek", her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten biri beni görene, yüzümü bir avuç toz haline getirip beni ölümden beter bir utanca mâhkum edene kadar herkesi mükemmele yakın bir hileyle kandırmak anlamına geliyordu. Benim "saygı" tanımım buydu. İnsanları aldatmayı ve onların "saygısını" kazanmayı başarsam bile sonunda birileri farkına varırdı ve diğer insanlar da çok geçmeden gerçeği öğrenirdi. Kandırıldıklarını anladıklarınsa öfkeleri ve intikamları ne kadar korkunç olurdu! Bunun düşüncesi bile tüylerimin diken diken olmasına neden oluyordu.
"Gözlerini mucizelerle doldur, hayatı on saniye sonra ölecekmişsin gibi yaşa..."

Reader Follow Recommendations

See All
İlk aşklar belki hiç unutulmaz ama mutlaka sona erer.
"Bir seferinde bir kadın görmüştüm, yakası iyice açık bir entari giymişti, gözleri donuk donuk bakıyordu, hava -5 iken Lyubliyana sokaklarında dolaşıyordu. Sarhoş olduğunu sandım, ona yardım etmeye davrandım, ama ona ceketimi verme önerimi reddetti. Belki de onun dünyasında mevsim yazdı, bedeni onu bekleyen kişinin tutkusuyla ısınmıştı. O kişi yalnızca onun deli hayallerinde yaşıyorsa bile, istediği gibi yaşamaya ve ölmeye hakkı vardı, ne dersin?"
Reklam
Reklam