Shamo Sahib

O zaman siz de yazarla birlikte şu sonuca varabilirsiniz: "Aslında insanların çoğunun ömürlerini mümkün olduğunca az düşünce çabası harcayarak geçirmeyi amaç bildikleri anlaşılıyor."
Sayfa 4 - İş bankası kültür yayınları
Reklam
“Bir elm ki, səni səndən ala bilmir Cəhalət elə elmdən yüz dəfə yaxşıdır.”
Sayfa 20
Kitabın son hissəsi.
*Doktor Ox'un Kuramı Açığa Çıkıyor* Bu esrarengiz Doktor Ox ne yapmaya çalışmıştı? Sadece çılgınca bir deney; başka bir şey değil. Gaz borularını yerleştirdikten sonra, tek bir hidrojen atomunu dahi işin içine katmadan, Quiquendone'un kamu binalarını, sonra özel konutlarını ve nihayet sokaklarını saf oksijenle doldurdu. Tatsız, kokusuz olan bu gaz, yüksek dozda havaya karışınca, solunduğu zaman, organizmada ciddi bozukluklara yol açar. Oksijene doymuş bir ortamda yaşanırsa, kızgınlık, aşırı kızgınlık, tutuşma hali ortaya çıkar! Normal havaya kavuşulur kavuşulmaz, eski duruma geri dönülür; oksijen, ağırlığı nedeniyle alt katmanlarda çökeldiği için gözetleme kulesinin tepesinde, kendilerini yeniden solunabilir bir hava içinde bulan danışman ve belediye başkanının durumu da bunun bir kanıtıdır. Ayrıca bu koşullarda yaşamak, ruh kadar vücutta da fizyolojik değişikliklere yol açan bu gazı solumak, ölçüsüz bir yaşam süren bu çılgınlarda olduğu gibi, ölümü çabuklaştırır. Yani, hızır gibi yetişen beklenmedik bir patlama, Doktor Ox'un fabrikasını ortadan kaldırıp bu tehlikeli deneye son verdiği için Quiquendone'lular çok şanslıydılar. Uzun sözün kısası, sonuç olarak, erdem, cesaret, yetenek, zekâ, hayal gücü gibi bütün nitelik ya da özellikler yalnızca bir oksijen sorununa bağlı olabilir miydi? Doktor Ox'un kuramı buydu, ama bu kuramı kabul etmeme hakkı herkes için geçerlidir ve saygıdeğer Quiquendone kentinin sahne olduğu bu çılgınca deneye rağmen, biz kendi hesabımıza, bütün görüş açılarından, onu reddediyoruz.
Sayfa 89 - İş Bankası Kültür Yayınları, Jules VerneKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Binlerce şehir gezdim. Bazılarındaki insanlar nazikti, karnımı doyurdular, bazıları bana güldüler, bazıları da lanetler okuyup sövdüler; ama ben dilimi tuttum, bilmediğim yollara gittim, görmediğim şeyler gördüm. Bir reis ve bir reisin oğlu olan ben zaman zaman kendi gibilerin terinden ve acısından altın çıkaran kaba dilli ve demir gibi sert insanların emrinde çalıştım.
Sayfa 29 - İş Bankası Kültür Yayınları, NaassKitabı okudu
Önce beni görünce çok sevindiğini, eski zamanları anmak istediğini sandım ama öyle olsa böyle tuhaf davranmazdı. `Hadi gel!' diye bağırıp elini sıkıca tuttum. `Yolumuz uzun, önümüz karanlık. Acele etmemiz lazım!' Doğrulup oturdu, o tuhaf halinden sıyrılarak 'Nereye?' diye sordu. `Akatan'a, diye cevapladım. Düşüncesinin bile yüzünü ışıtacağına emindim. Ama tersine, adam gibi oldu, dudaklarında pis bir sırıtış, soğuk bir öfke. 'Tabii, tabii,' dedi, 'seninle el ele verip Akatan'a gidelim, sen ve ben. Sonra da o pislik içindeki kulübelerde yaşayalım, balık yiyip balıkyağı içip yavrulayalım, hayatımız boyunca gurur kaynağımız olacak zürriyetimizi meydana getirelim.
Sayfa 41 - İş Bankası Kültür Yayınları, Naass və UngaKitabı okudu
Reklam
Reklam
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.