Bu kitap hemen herkesin okuması gereken, insanların düşüncelerinin nasıl saptırıldığı ve onların geçmişlerinin fark edilmeyecek bir şekilde yok edilmesini anlatan muhteşem bir kitap.
Okyanusya'da Düşünce Polisi'nden başka hiçbir şey etkili değildir. Üç süper devlet de alt edilemez olduğundan, sonunda her biri düşüncenin kolaylıkla saptırılabildiği ayrı bir dünya olup çıkmıştır.
Gerçeklik, baskısını ancak gündelik yaşamın gereksinimlerinde duyurmaktadır: yeme ve içme, barınma ve giyinme gereksinimi, zehir içerek ya da üst katlarını pencerelerinden atlayarak canına kıymaktan sakınma gereksinimi gibi.
Gerçi yaşam ile ölüm arasında, bedensel zevk ile bedensel acı arasında hala bir ayrım vardır, ama hepsi bu kadar. Dış dünya ve geçmişle tüm bağlantıları kopmuş olan Okyanusya yurttaşlarının, uzayda yıldızlar arasında, neresinin yukarısı, neresinin aşağısı olduğunu bilemeden dolaşan birinden farkı yoktur.
Böylesi bir devleti yönetenler, firavunların ya da Roma imparatorlarının hiç olamadıkları kadar mutlaktırlar.
Kendilerini izleyen geniş halk kütlelerinin açlıktan ölmesini önlemekle, aynı zamanda da rakipleri ile aynı düşük askeri teknoloji düzeyinde kalmakla yükümlüdürler; ama bu askeri yükümlülükleri yerine getirdikten sonra, gerçekleri çarpıta saptıra diledikleri biçime sokabilirler.