Pulbiber Mahallesi, okuduğum ilk şiir kitabı, sırf bu nedenden dolayı bile yeri bende hep ayrı olacak. Bu zamana kadar şiirlere karşı ön yargılıydım ve bunun sebebinin doğru şairlere rast gelmeyişim olduğunu anladım bu kitaptan sonra.
Didem Madak; 40 yıllık hayatına onlarca acı, onlarca şiir sığdıran kadın...
Şiirlerini okuduktan sonra yaşantısına bir göz gezdirmek istedim. Şiirlerinde sık sık adı geçen annesi Füsun Hanım, şair 13 yaşındayken veda etmiş dünyaya. Bu ölüm kapanmaz yaralar açmış Didem Madak'ın hayatında. İlerleyen zamanlarda ise şiirlerine ilham olmuş. Ve ne yazık ki annelikten yana yüzü hiç gülmeyen Didem Madak, kızını dünyaya getirdikten yalnızca üç yıl sonra aramızdan ayrılmış. Kızına yazmış olduğu mektupta geçen
"Canım kızım cehaletimden şair oldum.
Annesizlikten.
Sen sakın şair olma!" sözleri ise aslında bütün yaşamını özetler nitelikte.
Şiirlere gelecek olursak, okumaya yeni başladığım sıralarda bir arkadaşım Didem Madak'ın şiirlerinin edebi değer taşımadığından ve oldukça basit bulduğundan söz etmişti. Birkaç şiirinde ben de bunu hissettim fakat onları bir kenara koyarsak; acılarını şiir ile dışa vuran (söylediğine göre buna mecbur kalan), ve en önemlisi kadından şair olmaz ön yargısını yerle bir eden usta bir şair olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Sakin kafayla, her bir kelimesini anlamaya çalışarak okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
"Bir şiir senin ismini ağrı koyar mıydı sanıyorsun İstanbul?
Ben bu şiiri kusarak yazdım."