"Adamı gördün mü?" diye sordu.
"Az önce çıkan ihtiyarı mı diyorsun?"
"Aynen."
"Evet, kapıda karşılaştık."
"Nasıl buldun onu?"
"Kimseye hayrı dokunmayan, düşkün, acınası bir yaratıktı."
"Kesinlikle Watson. Hayırsız ve acınası. Ama hayat da öyle değil mi? Onun hikayesi aynı bütünün bir parçası sayılmaz mı? Elimizi uzatırız. Yakalarız da. Ama sonunda ne kalır elimize? Bir gölge. Hatta bir gölgeden de beteri, bir muamma."
Bir sporcusunuz ve pek çok insanı yenmiş biri olarak sizin, sonunda yenilme sırasının kendinize geldiğini anladığınız şu anda, bana karşı olumsuz duygular beslemeyeceğinize inanıyorum.