Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Seymos

Seymos
@sheymabsh
Reklam
Ünlü yazar Martin Eden, sürü zihniyetinin içinden yükselmiş ve yine aynı sürü zihniyeti tarafından kabadayı ve denizci Martin Eden'ın cismani varlığına dahil edilmiş bir hayalden öte bir şey değildi.
Sayfa 450Kitabı okudu
"O kitaplar yazılmıştı! O zaman beni aç bırakan, evini yasak eden ve düzenli bir işe girmiyorum diye lanetleyen siz, şimdi karnımı doyuruyorsunuz. Halbuki eserlerin hepsi o zaman yazıldı. "
Sayfa 441Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
".. Artık köleler, kendilerinin efendisiydiler. Artık tepelerinde kılıcıyla duran bir efendileri yoktu. Ama illa bir efendiniz olacak yoksa yaşayamazsınız; böylece yeni efendiler çıktı içinizden: Büyük, asil ve güçlü adamlar değil, kurnazlıklarıyla örümcek ağı gibi her tarafı saran tüccarlar ve tefeciler... "
Sayfa 384Kitabı okudu
"Kendi sefil egolarının kıstasıyla ölçen, " diye araya girdi Martin. "Evet, aynen öyle. Güzel laf..."
Sayfa 330Kitabı okudu
Reklam
"Olan şey sadece doğru değil, aynı zamanda mümkün olanın en iyisidir. Bir şeyin var olması, varlığını sürdürecek kadar güçlü olduğunun göstergesidir."
Sayfa 307Kitabı okudu
"Senin de fikirlerin, tıpkı giysilerin gibi başkaları tarafından üretilmiş; eylemlerini toplumsal onay biçimlendirmişti."
Sayfa 303Kitabı okudu
"Kendisi düşünsel anlamda ahlakçıydı ve etrafındakilerin tuhaf bir ekonomik, metafizik, duygusal ve taklitçi karışımdan oluşan döküntü ahlaki yaklaşımları, basmakalıp laflardan ibaret kendini beğenmişliklerinden çok daha sıkıntı veriyordu ona."
Sayfa 299Kitabı okudu
"Ait olduğu yeri bulamamıştı çünkü kendini bulduğu her yere uyum sağlamış, işte ve eğlencede iyi olması sebebiyle, hakları için savaşma ve karşısındakinde saygı uyandırma isteği ve yeteneği sayesinde her zaman her yerde sevilen biri olmuştu. Ama hiçbir yere kök salamamıştı. Etraftakileri memnun edecek kadar uyum sağlamış ama kendisi tatmin olamamıştı. "
Sayfa 276Kitabı okudu
"İçlerindeki en iyi şeyi birbirlerine vermeyeceklerse erkekler ve kadınlar hayatta niye bir araya gelir ki?..."
Sayfa 272Kitabı okudu
Reklam
"... Şu güneşin altındaki hiçbir sebep sadece türdeşlerim çoğunluk olarak onu beğeniyor veya beğenilmesi gerektiğine inanıyor diye o beğeniyi benim de taklit etmemi gerektirmez. Hoşlandığım ya da hoşlanmadığım şeylerde modayı takip edecek değilim. "
Sayfa 238Kitabı okudu
Ben yine de kendi hazlarımı insanoğlunun ittifakla verdiği hükümlerden önemsiz görmeyeceğim.
Sayfa 238Kitabı okudu
"Hiç kimse tarafından korunup kollanmamış. Hep kendi başının çaresine bakmış. Kendi başının çaresine bakmış bir kızın gözleri yumuşak ve kibar olmaz."
Sayfa 121Kitabı okudu
"Burada duramazsın. Devam etmek zorundasın. Biliyorsun ki sonuna kadar gitmek zorundasın. "
Sayfa 158Kitabı okudu
"Bize söylemedikleri şey, her centilmenin Latince dersi alması gerektiği, ama hiçbirinin Latince bilmesi gerekmediğiydi."
Sayfa 133Kitabı okudu
"... Uzmanların görüşüne ihtiyaç duyduğum zaman onların kitaplarına bakarım." Ruth ise, "Ama bu o bilgiyi sizin bilmenize benzemez."
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
Olney'nin yorumu, " Zırvalık. Bunu da biliyorsunuz," oldu. "Martin, kültür değil, meslek peşinde ve istediği meslek kültüre bağlı. Eğer kimyager olmak isteseydi kültüre gerek kalmayacaktı. Martin yazar olmak istiyor, ama bunu sana söyleyemiyor, çünkü o zaman hakkında yanlış düşüneceksin." "Peki Martin neden yazar olmak istiyor?" diye devam etti. "Çünkü para içinde yüzmüyor. Nasıl oluyor da sen kafanı Saksoncayla, genel kültürle doldurabiliyorsun? Çünkü hayatta başarılı olmak zorunda değilsin. Bu işi baban halletmiş. Güzel elbiselerini, gereken her şeyi baban alıyor. Peki bizim eğitimimiz, benim Arthur'un ve Norman'ın eğitiminin neden cılkı çıkmış? Çünkü genel kültüre öyle bir batmışız ki babalarımız bugün iflas etse yarınki sınavlarda hepimiz sıfırı çekeriz. Ruth, sen anca köyün birinde öğretmenlik veya yatılı kız okulunda müzik hocalığı yapabilirsin. " " Ya sen ne yapardın? " " Yine öyle süfli işler. Amele olarak çalışırsam günde bir buçuk dolar kazanabilirim."
Sayfa 131Kitabı okudu
Eğer hayat ona çok daha fazla şey ifade ediyorsa, o da hayattan çok daha fazla şey isteyecekti
Sahiden kim az şeye sahipse başkaları da ona daha az sahip olur: şan olsun küçük fakirliğe!
Oysa devlet iyinin ve kötünün tüm dilleriyle yalan söyler; her söylediği de yalandır- ve her ne varsa elinde, onu çalarak elde etmiştir.
Devlet tüm soğuk canavarların en soğuğudur. Soğuktur söylediği yalanlar da; ve şu yalan dökülür dudaklarından: "Ben devlet, halkın ta kendisiyim."
Çalışmayı değil, savaşmayı öğütlüyorum size. Barışı değil, zaferi öğütlüyorum. Çalışmanız bir kavga, barışınız bir zafer olsun!
Reklam
... ve kendi düşünceleriniz uğruna kendi savaşınızı vermelisiniz! Kendi düşünceniz yenilse bile, dürüstlüğünüz zafer çığlıkları atmalı!
Ne kadar utanıyorum, yukarı çıkarkenki halimden ve sendeleyişimden! Nasıl da alay ediyorum, nefes nefese kalışımla! Nasıl da nefret ediyorum uçanlardan! Ne kadar yorgun oluyorum yükseklerde!
"Dile getirilemezdir ve adsızdır, ruhuma acı ve hoşluk veren, üstelik yüreğimin açlığını çektiği şey"
... siz bedeni aşağılayanlar. Diyorum ki size: Benliğiniz ölmek istiyor ve yaşama sırt çeviriyor. En çok istediği şeyi yapabilecek halde değil artık: - Kendinden öte bir şey yaratmak. En çok bunu istiyor, budur onun tüm tutkusu. Oysa geç kaldı artık bunun için: - bu yüzden benliğiniz yok olmak istiyor sizin, ey bedeni aşağılayanlar. Yok olmak istiyor benliğiniz ve bu yüzden bedeni aşağılıyorsunuz siz! Çünkü artık kendinizden öte bir şey yaratacak halde değilsiniz.
Nedir en ağır olan, ey kahramanlar? diye sorar dayanıklı tin, alayım sırtıma da kıvanayım gücümle. Kibrini kırmak için alçalmak değil midir? Kendi bilgeliğiyle alay etmek için kendi budalalığını açığa vurmak değil midir?
Bak şu iyilere ve adillere! Kimden nefret ederler en çok? Onların değer levhalarını yere çalandan, parçalayandan, yasaları çiğneyenden: -oysaki yaratandır o