Böylece yaşamın yüzeyinde ilerliyordum, sözcükler içinde, hiçbir zaman gerçek içinde değil. Tam okunmamış o kitaplar, tam sevilmemiş o dostlar, tam gezilmemiş o kentler, tam sarılmamış o kadınlar!
Bir adam tanıdım kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi, her şeyi feda etti ona, dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile, ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. Canı sıkılıyordu, hepsi bu, insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu.
Kendilerini bir şey sanan o zengin herifler var ya, asıl onlar hiç! Hiçbir yere ait olmayan kişiler onlar. Hareketin içinde olanlar biziz, biz en dibiz, biz her şeyiz. (Gemideki bir işçi)
“I know a planet where there is certain red-faced gentleman. He has never smelled a flower. He has never looked at a star. He has never loved anyone. He has never done anything in his life but add up figures. And all day he says over and over, just like you: ‘I am busy with matters of consequence!’ And that makes him swell up with pride. But he is not a man — he is a mushroom!”