Erkeğin ağzı, haşin bir gülümsemeyle kıvrılırken sanki dişleri aniden ağzını doldurmuş gibiydi. Genç kadına
doğru eğilerek başını onun boynuna yaklaştırdı. Gabrielle
önce onun nefesini - tenini önce serinliğiyle, sonra da sı
caklığıyla okşadığını hissederek - sonra da kendi kokusunu ciğerlerine çekerek dudaklarının arasından bıraktığını duydu, içinden yükselen sıcaklık genzini yakarken, esmer başını ona böylesine mahrem bir şekilde yaklaştıran erkeğin ağzının, bir an için hızla boynundaki atardamara değdiğine yemin edebilirdi. Onun, kulağının dibinde alçak sesli bir homurdanmayla lanetler savurduğunu duydu.
Thorne aniden başını kaldırdı ve gözlerini, onun şaşkın
bakışlarından kaçırdı. Bu garip davranışı için ne bir mazeret sundu, ne de özür diledi.
Ağzından çıkan tek şey, “Yasemin çiçeği gibi kokuyorsun.” sözleri oldu.
Ve ondan sonra da, arkasına bile bakmadan kapıdan çı
kıp gecenin karanlığında gözden kayboldu.