Sanki hayat -kendisininki dahil olmak üzere- onsuz hızla geçip gidiyor gibiydi. Son zamanlarda kendini durmadan dönen
bir çarka kaptırmış, vaktini gayesizce ziyan ederek geçiriyormuş gibi hissediyordu.
Serinin en iyi kitabı buydu sanırım çünkü Rio'yu çok takdir ettim. İlk kez kadın görüyormuş gibi davranan fısfıs İsmail tarzı diğer soylu arkadaşları arasında en iradelisi oydu.Yazar bu kitabında bu dengeyi oturtmayı nihayet başarmış. Son 100 sayfada ancak ilişki adına birşeyler olmaya başladı ama yine de üstüne atlamamak için zor duruyorum olayları olmaması iyiydi. Serinin bütün kadın karakterleri vücutlarında soy eşi damgasını taşıyıp normal insanlardan farklı olarak bir özellik taşımalarına rağmen kendilerinden haberleri yoktu ve hepsi korkudan altına yapmıştı. Ortaçağ Ladysi gibi fazla saftı Dylan, Rio'nun gerçekten vampir olduğunu idrak edebilmesi kitabın yarısını buldu. Geç olsun da güç olmasın tabi.Yazar bu kadın karakterleri niye böyle saftirik yapmış bilmiyorum.Gazeteci olarak garip hikayeler yazan Dylan içinde Rio'nun da bulunduğu mağarayı hayaletin yönlendirmesi ile keşfederek resimlerini çekip gazeteye yollayinca ve sonrasında kaldığı odada tekrar Rio ile karşılaştığında da bu geleneği bozmadı. Hayaletleri gördüğünde problem yok da mesela Rio ile karsilasinca çığlığı basıyor.
İhanetin acısını içinde taşıyan Rio, görünen yaraları ruhsal yaralarının yanında hafif kalan depo patlamasını hala atlatamayan, karakteri ve davranışları ile çok düzgün bir adamdı ve en sevdiğim soyluydu.Aksiyon yoktu yine, seri genel olarak böyle zaten. Sakin sakin, zihni yormadan, vakit geçirmek için okunuyor. Ama alın okuyun mutlaka diyebileceğim bir seri değil.
Brokoli gibi ne tadı var ne tuzu. Sanki ben okumadım da birisi anlattı gibi yine hiçbir şey hissedemedim. Yaratıcılık, hayal gücü zaten yok ama yazarın anlatımından kaynaklı büyük bir eksikliği de var. Diğer kitapları gibi bu da aynıydı. Ne olacak acaba diye merak ettirmiyor, değişiklik yok, heyecan yok, duygu yok. Seriyi mecburen bitirmeye çalışıyorum.
Büyük umutlarla aldım kitapları. Hatta sahaflardan binbir güçlükle topladım. Ama neden bilmiyorum umduğumu bulamadım.Konu olarak güzel, genel olarak da kötü diyemem. Fakat okuduğum iki kitapta da erkek kahramanların bir soy eşini bulduğundaki tavırları ve bunu bu kadar uzatmaları beni aşırı rahatsız etti. Diğer kitabı da böyleydi bu kitabı da aynısı. Sanki ilk defa kadın görüyor ve sürekli kendini kaybediyor. Üstelik bu davranışları konuyu gölgede birakacak kadar uzatılmış ve abartılmış.
Gerçek konuya dönecek olursak kızıl adı verilen bir madde ile ıssızlarla olan savaşa farklı bir boyut kazandırmış. Bununla beraber kayıplar ve vahşet arttığı için barınak temsilcilerinden gelen baş belası bir ajanla iş birliği yaparak ıssızların kökünü kazımak için işe koyuluyorlar. Konu güzel ama anlatım çok tatmin etmedi beni, okurken birşeylerin eksikliğini hissettim hep. Aşk olayını bu kadar abartmayip tekrarlardan da biraz uzak durabilse belki daha iyi olurdu.
Kızıl ÖpücükLara Adrian · Epsilon Yayınları · 2011120 okunma