Ben yalnız seni büyürken gördüm Mehmedim
Aslını ararsan;
Biz bu dünyada her şeyi olmuş bitmiş bulduk.
Gökyüzü çoktan çatılmış
Toprak yoğrulmuş sıcağı sıcağına
Petekler dolmuş ağzına kadar
Narlar yarılmış
Aslını ararsan;
Ne mevsimlerin birbirine değdiği yeri
Ne bulutları ne karanfilleri
Ne yıldızların niçin uçtuğunu
Ne de insanların niçin göçtüğünü biliriz.
Aslını sorarsan
Biz bu dünyada her şeyi olmuş bitmiş bulduk
Hayatı kırk yıllık bir dost gibi yanıbaşımızda
Ölümü göz kapaklarımızın eşiğinde
Ve adlarımız
İbibik kuşu gibi başımızın üstüne konmuş!
Hercule Poirot ünlü bir ressamın cinayet davasını ele alıyor. Fakat bu cinayeti çözmek hiç de kolay değildir. Çünkü üstünden yıllar geçmiştir ve kocasını öldürmekle suçlanan karısı da vefat etmiştir. Kızları annesinin masumluğunu ispat etmek ve babasını kimin öldürdüğünü bulmak için Poirot’tan yardım alır. Artık sır perdesinin aralanma zamanı
"Çünkü mutluluk hissi ne olursa olsun, tekrar üretilebilir bir şey değildir. Bir düğmeye basıp çağrılamaz. Bu durum paradoksal bir biçimde ağrı, acı ve sıkıntılar için geçerli değildir."
Kıymık
Merhabalar... Beni benden alan bir alıntıyla başlamak istiyorum.
Aşk Hikayesi Kitabı bitirmişken sıcağı sıcağına birkaç kelam edeyim istedim.
Yazar
İskender Pala okuduğum 8. Kitabı. Kalemini, kitaplarındaki derinliği çok seviyorum. Aşk hikayesi de sevdiklerim arasında yerini aldı.
Spoi vermeden biraz konusundan bahsetmek istiyorum. Osmanlı döneminde Sultan Ahmet camii yapımı aşamasıyla başlıyor kitap. Burda Ana karakterimiz Bahşi ile tanışıyoruz. Camiinin temel atma töreninde Bahşi çok tanıdık bir çift gözün peşine düşer. Tam 20 yıl boyunca aradığı büyük aşkı Kaknussia … Hikaye bu noktada 20 yıl öncesine gider. Ama ne olaylar, ne büyük aşk
Papazın kızı Kaknusia ve Yunus Bahşi evlenmek için kaçarlar ve evlenirler. Sonrası istemeyen olaylar sonucu Kaknusia esir düşer. Bahşi karısının izini sürüp bir gemide esirler arasında olduğunu bulur ve onu kurtarmak için o gemiye biner. Kötü talih işte gemi fırtınaya yakalanır ve yine yeniden izini kaybeder karısının. Bahşi için bitmeyen hasret başlar. Tam 20 yıl arar sevdiğini. Kitapda aslında dört kişinin aşkını okuyoruz. Kaknusiaya aşık İshak, Bahşi ye aşık Gunala ve pek tabii Bahşi ve Kaknusia. En aşık kim karar veremedim ben. (Peki İshak ve Gunala kim? Yazarsam olmaz çok spoi vermiş olurum )
İskender Pala nın kalemi zaten muazzam. Tarihi bir yolculuğa çıkardı beni. Kitabı sevdim ama hala
Od en sevdiğim kitabı. Ehh sonu da buruk bir tat bıraktı bende. Ve tabiki tavsiyemdir.
Aşk Hikayesiİskender Pala · Kapı Yayınları · 20231,711 okunma
Yarım bırakılan bırakmak mecburiyetinde kalan onlarca yüzlerce hayat..
Irkına, milletine, gelenek ve göreneklerine, yaşadığı coğrafyasına mensup olup kopartılmaya çalışan, mecbur kalıp kopan, yıpranmasına rağmen hala pes etmeyen ayakta duran sonsuz fidanlar…
Lompen fikirlerle, sıkıca tutunmuş ideoloji ve kibirleriyle gözü doymak bilmeyen pis
Gözlerini kaçırdı. Savcıya, mahpusların bütün konuştukları nı sıcağı sıcağına yetiştirmiş, bu arada, Kamil Bey'in oruç tutma dığını, namaz kılmadığını da bildirmişti. "Söyledik ama, bunun kulağını da, güzelce büktük, 'Dar yerdesin beyim' Orucunu tut, namazını kıl! Bak bu soytarı, hiçbirini boşluyor mu' dedik." Ba şındaki kabalağı iki kere çevirdi. "Tüh . . . 'Seni yukarısı, Kuvayı Millici gavuru sanmakta . . . Aman ha ... ' deyiverse miydik, kurban olduğum Allah? . . "