294 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
TANRILAR MI KADINDI KADINLAR MI TANRIYDI
Yazarımız Merlin Stone heykel sanatçısı ve sanat tarihi eğitmeni olarak yıllarca çalıştığı süre sonunda mesleği, dinler tarihi ve arkelojiye merak salmasında etkili olmuş ve bu sayede konu üzerinde uzun araştırmalar yaparak, pek çok inanışı yerinde, kendi sözlü ve yazılı kaynakları ile incelemeye karar vermiştir. Stone'un çocukluğundan yetişkinlik
Tanrılar Kadınken
Tanrılar KadınkenMerlin Stone · Payel Yayınları · 200090 okunma
200 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Şiddetin sonucunun ve bizi bekleyen tehditlerin farkında mısınız?
Kadına şiddet... Gözümüzün önünde yaşanan, bir çoğumuzun direkt ya da dolaylı olarak hayatını etkilemiş/etkileyen ve hepsinden önemlisi toplum olarak geleceğimizi belirleyen en büyük yaramız... Ve maalesef hala şiddetle kanayan yaramız... Babamın mesleği dolayısıyla tüm okul hayatım küçük kasabalarda geçti; peş peşe 3 yılı aynı okulda okumuşluğum
Türkiye'de Kadına Yönelik Şiddet
Türkiye'de Kadına Yönelik ŞiddetAyşe Gül Altınay · Metis Yayınları · 200826 okunma
Reklam
134 syf.
8/10 puan verdi
Ben Kimim? Kimliklerimiz Ne Kadar Gerçek?
Amin Maalouf'un Ölümcül Kimlikleri, kimlik denen karmaşık ve kafa karıştırıcı kavrama adeta bir ayna tutuyor. Tek bir kimliğe hapsedilmenin tehlikelerini ve kimliklerimizin ne kadar da akışkan olabileceğini gösteriyor. Kitap üç bölümden oluşuyor: Kimlikler Nasıl Oluştu? Ulus, din, etnik köken gibi kimlikler nereden geliyor, nasıl değişiyorlar? Maalouf bize bu kimliklerin sabit kalıplar olmadığını, zamanla değişebileceğini ve farklı anlamlar taşıyabileceğini hatırlatıyor. Ben Kimim? Tek bir kimliğe mi sahibiz, yoksa bir sürü kimliğin bir araya gelmesi mi bizi biz yapan? Aile, arkadaşlar, ilgi alanları, inançlar... Hepsi kimliğimizin parçaları mı? Maalouf bu sorulara kafa yoran bir cevap veriyor. Kimlik Çatışması: Farklı kimliklere sahip insanlar karşı karşıya geldiğinde ne oluyor? Gerilim, şiddet, savaş... Maalouf bu çatışmaların üstesinden nasıl gelebileceğimizi sorguluyor ve diyalog ile anlayışın önemini vurguluyor. günümüzde kimlik ve aidiyet kavramlarını anlamak isteyenler için bir rehber niteliğinde. Maalouf'un akıcı kaleminden çıkan bu eser, okurları kimliklerinin ne anlama geldiğini ve farklı kimliklere sahip insanlarla nasıl ilişki kurabileceklerini düşünmeye teşvik ediyor. Kimliklerle kafanız mı karışık? Maalouf size yardımcı olmak için burada!
Ölümcül Kimlikler
Ölümcül KimliklerAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20197,8bin okunma
Neden Kadının İnsan Hakları?
İnsan haklarının aslında kadın-erkek bütün bireyleri kapsaması gerekir. Eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkı diyebileceğimiz ve doğarken sahip olduğumuz bu temel haklar, ömrümüz boyunca kesintisiz olarak sürer, vazgeçilemez ve hiçbir durumda değiştirilemez. Haklarımızı koruma altına alan hukuk sistemine göre herkes cinsiyet, ırk, renk, din, dil, yaş, uyruk ya da toplumsal köken, düşünce farkı, mülkiyet gibi farklara bakılmaksızın yasalar önünde eşittir. Ancak yasaların zaman zaman gerektiği gibi uygulanmadığı ve haklarımızın yeterince korunmadığı da bir gerçek. Yasalar bazen kadınlar gibi erkeklerin haklarını da korumayabilir. Ne var ki, kadınların hakları ihlal edildiğinde, bu durum çoğu zaman kadınlar sırf kadın olduğu için gerçekleşir. Örneğin aile içi şiddet veya töre cinayeti dendiğinde, şiddete maruz kalan veya öldürülen kişinin erkek olduğunu kimse düşünmez. Veya “eşit işe eşit ücret” talebi dile getirildiğinde, eşit işe eşit ücret almayanın kadın olduğu açıktır. Cinsel/bedensel şiddeti meşrulaştırmak için erkeklerin değil, kadınların giyimi ve/veya geç saatte sokakta olduğu konu edilir. Okullaşma kampanyaları “Bütün Çocuklar Okula!” değil, “Haydi Kızlar Okula!” sloganıyla yapılır. “Erken/zorla evlendirme” dendiğinde kimsenin aklına yaşlı bir kadınla evlendirilen bir oğlan çocuğu gelmez. İşte bunlar ve bunlara benzer pek çok ayrımcılığa dayalı uygulama yüzünden, “kadının insan hakları” kavramına ihtiyaç duyuyoruz.
Aztekler, köken olarak, 13. yüzyılın ortalarında Meksika Vadisine ulaşmış, sınırlı tarım bilgisine sahip avcı-toplayıcı bir halktı. Bölge, (...) Teotihuacan ve Maya uygarlıklarının mirasçısı olan ve Aztekleri egemenlikleri altına alarak onlara işlemek üzere en verimsiz toprakları bırakan birkaç şehir devleti tarafından zaten işgal edilmişti. Bununla birlikte Aztekler uzun süre boyunduruk altında kalmadılar. Ürünlerinin miktarını muazzam bir şekilde artırmalarına olanak veren teknolojik bir atılım -göller üzerindeki yapay adalarda (chinampas) tarım- yapmışlardı ve entansif tarıma geçilmesini, toplumun geri kalan kısmını zorla çalıştıran aristokratik bir sınıfın ortaya çıkması izlemişti. Bu aristokrasi, yalnızca Aztek alt sınıflarını sömürmekle tatmin olmuyordu. Kısa süre sonra Meksika Vadisi'nin egemenliğini ele geçirmek için öteki şehir devletleriyle savaşmaya başladı ve sonra da güneye, bugün Guatemala olan bölgeye yayılan bir imparatorluk kurmaya girişti. Yeni militarist yönetici sınıfın ortaya çıkışına askeri bir ideolojinin gelişmesi eşlik etti. Bu ideoloji, şiddet yolunda ölenlere ebedî bir hayat sunan ama günlük yolculuğunu sürdürebilmesi için sürekli insan kanıyla beslenmesi gereken, Azteklerin eski kabile tanrısı, Huitzilopochtli'ye, arı kuşuna, tapınma esasına dayanıyordu. Bu dinin ana törenlerinden biri savaş esirlerinin kurban edilmesiydi ve tabi olan halklar Azteklere, maddi haracın yanı sıra kurban edilmek üzere bir- kaç kadın ve çocuk vermek zorundaydılar.
Sayfa 170Kitabı okudu
314 syf.
10/10 puan verdi
Evinizde ailenizle birlikte sakin, kanaatkâr ve mutlu bir hayat yaşadığınızı hayal edin. Derken birileri ellerinde güçlü silahlarla gelip evinizi yerle bir ederek yıkıntılar üzerine yeni bir ev inşa ediyor ve sizi bu evin en pis işlerini yapan hizmetçiler olarak zorla görevlendiriyor. Bir anda kendi evinizin sahibi konumundayken hizmetçi olarak
Yeryüzünün Lanetlileri
Yeryüzünün LanetlileriFrantz Fanon · Versus Kitap · 2020976 okunma
Reklam
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.