zamanının büyük bir kısmı, ölüyken ya da doğmamışken harcanır.
ama yaşamak varken, sen, birinin gelip her şeyi...
...düzeltmesini bekliyorsun.
bir telefon için, bir mektup için...
...ya da bir bakış için yıllarını harcıyorsun.
gelecek gibi görünmesine rağmen asla gelmiyor.
sonuçta zamanını hayal meyal bir pişmanlık...
...ya da gerçekleşmesi imkânsız bir umut ile geçiriyorsun.
sana bağlılık hissettiren bir şey. kendini bir bütün hissetmeni sağlayan şey.
sevildiğini hissetmeni sağlayan bir şey.
gerçek şu ki...
...çok kızgınım.
ve gerçek şu ki...
...lanet olsun çok mutsuzum.
ve gerçek şu ki, çok yalnız kaldım ve çok uzun süre çok acı çektim.
ve yalnız kaldıkça, bütün bu süreç zarfında iyiymişim gibi davrandım...
nedenini bilmiyorum.
belki herkes kendi dertleriyle ilgilenirken...
...benim zavallılığımı duymak istemediği için.
pekala, herkesin canı cehenneme.
- amin.